Her ölüm vakalarında önce hüzünlenir sonra da ‘’insanoğlu bir varmış bir yokmuş’’ sözünü hatırlarım…
Dünyayı yoktan var eden yüce ALLAH, yarattığı kullarını fani eylemiş ve de ölümü hak kılmış. Her canlı ölümü tadacak misali yaşayan herkes gün gelip vakti dolunca bu dünyadan hak dünyasına göçecek…
Her tanıdık bir insanın ölümünde içini bir hüzün kaplar. Derin bir düşüncelere dalarım. Sonra aklıma o merhum kişi gelir. Acaba yaşantısını nasıl geçirdi? Güzel bir insan olarak mı yaşadı yoksa ömrünü boş yere mi harcadı? Ve buna benzer daha bit çok sorular kafama takılır…
Sonra yine kendi kendime şunu sorarım. Ölüm olayı olduğuna göre bundan da kurtuluş yoksa neden yaşarken güzel yaşamaz? Niçin kalp kırar, başkalarını üzer, güzel dostluklar kurmaz, kendisini sevenlerin çoğalmasına çabalamaz?...
Kimileri vardır hiç ölmeyecekmiş gibi dünya malına kaptırır kendisini, gözünü hırs bürür, durmadan daha çok kazanmaya gayret gösterir. Sanki kefenin cebi varmış gibi paraya pula aşırı bir sevgi duyar. Bilmez ki, hak dünyasında kendisini zenginliği değil, yaptığı iyilikler, hayırlı işler kurtaracaktır…
İşte her şey böyle apaçık ortada olmasına rağmen yine de neden bu ölümlerden ders almayız bilemiyorum…