DÜNYA DÖNDÜKÇE
ANLAMLI BİR
TİLKİ HİKAYESİ
Gazetecilik mesleğinde özellikle köşe yazarlığında hem övülürsünüz hem de tenkit edilirsiniz.
O nedenle insanları memnun etmek zordur. Hani ne derler, ‘’Bekara hanım boşamak kolaydır’’ bunu bizim meslek tarafına uyarlarsak yaz demesi kolay, neden yazmıyorsun diye sormakta basit ama gel görelim ki kazın ayağı öyle değil.
Bu zamanda köşe yazarlığı yapmak ipte yürüyen cambazlıktan zordur. İşin içinde kırk katır mı yoksa kırk satır mı işi de var. O zaman ne yapacaksınız ince eleyip sık dokuyacaksınız. Gaza gelip kaleminizi haşin kullanmayacaksınız.
Başkalarını bilmem ama ben yıllardır yazarım ancak bir işe yaradığını görmedim. Sen ne yazarsan yaz vatandaş ya da başkaları bildiğini okuyor. Sen sadece içini rahatlatıyorsun. Yani sadece yazmış olmakla kalıyorsun.
İşte bu nedenlerle ya da daha yazamadığım bazı nedenlerle yazmak artık kolay bir iş değildir. Lafı fazla uzatmadan yazıyı bir tilki hikayesi ile bitirelim. Köyün birinde tilkilerin başı diğer tilkileri etrafında toplayarak elindeki kağıdı gösterip ‘’bakın bu elimdeki gördüğünüz tapu. Şu karşıdaki köyü satın aldım. Hadi gidip keyfini çıkartalım.’’ Demiş. Bunun üzerine diğer tilkiler topluca köye saldırınca köylüler de ellerine taş ve sopa alarak karşı taarruza geçmişler. Bunun üzerine tilkiler durmuş ve tilki başına seslenmiş, ‘’tilki başı tapuyu göstersene’’ Bu laf üzerine tilki başı da cevap vermiş, ‘’ULA KAÇINDA BAŞINIZI KURTARIN. OKUYAN KİM, YAZAN KİM?’’