Hayatın rüzgarları sizi nereden alıp nereye götüreceğini hiçbir zaman bilemezsiniz. Zaten bilme şansınız da yok…
Yaşanılan şu garip dünya ve de kavanoz dipli dünyanın kime nasıl bir oyun oynayacağını bilemezsiniz. Hayat sizi öyle bir rüzgarla alıp savurur ki, nereden gelip nerede durduğunuza akıl erdiremezsiniz…
Yaşam çok sürprizlerle doludur. Santim santim ne emek ve zahmetlerle çıktığınız minarenin tepesi misali yerden bir de bakmışsınız ki tepeniz üste yere çakılmışsınız…
Hani ne derler, ‘’hayat burunsuza hızma, kulaksıza küpe verirmiş’’ misali. Aynen öyle oluyor. Bir bakıyorsunuz meteliğe kurşun atanlar gün gelmiş parayla oynar hale gelmiş.
Yolda yürümesini beceremeyen ona buna akıl verir olmuş. Dün sana saygıda kusur etmeyenler ayakları biraz yere basınca tepeden bakmaya başlarlar. ..
Aslan kediye boğulur mu derler boğuluyor beyler! Hem de bal gibi. Hayatınız da içinizden bir merhaba etmek bile gelmeyen, yolda görseniz yolunuzu değiştireceğiniz insanlarla gün geliyor zoraki kavuşuyorsunuz. Onlara içinizden gelmese de bir vesile ile eyvallah ediyorsunuz. Onlar sizin elbette geçmişinizi bilmedikleri için size tuhaf bir gözle bakarlar. İşte o anlamlı bakış sizi derinden üzer ve kahreder. Ama yapacak bir şey yok…
Hayat sizi aslan durumundan düşürmüş, kediye boğdurur hale getirmiştir. İsteseniz de istemeseniz de kaderin rüzgarı sizi o yöne savurmuştur. Pek seveniniz olmaz. Olursa da göstermelik olur. Her şey lafta kalır. İcraata gelince bir de bakmışsınız ki ortadan
kaybolmuşlardır. Tesadüfi karşılaşırsanız sizi özlediklerini belirtir, en kısa görüşmek istediklerini anımsatırlar. Ama onları bir daha rüyanızda bile göremezsiniz…
Acımasız hayat insanları da adeta vicdani gaddarlığa sürüklemiştir. Her şey menfaat ve çıkara odaklanmıştır. Ne dost kalmıştır ne de candan seven bir arkadaşınız…
Evet, kavanoz dipli dünya böyledir…
Gün geliyor aslan kediye boğuluyor…
Gün geliyor maneviyat yerini maddiyata bırakıyor. Her şey bu dünya için planlanıyor. Ama ahreti düşünen yok. Mesele de bu ya. Orayı düşünemediğimizden bunlar başımıza gelmiyor mu?..