Aslında nasıl bir toplum haline geldiğimiz belli de biz yine de kibarca nasıl bir toplum olduk diyerek bir şeyler karalayalım…
Öncelikle şunu belirteyim ki, saygının-sevginin ve de hoşgörünün kesinlikle kalmadığı bir gerçek. O kadar çok basit meseleler de öylesine kin ve nefretle hareket ediyoruz ki, anlatması bile zor…
Yaşamın her saniyesinde karşımıza çıkan çok basit meselelerle başımızın belaya girmesi işten bile değil. Siz ne kadar anlayışlı ve hoşgörülü olsanız da karşınızdakinin patlamaya hazır halini zor zaptediyorsunuz. Bahsetmeye çalıştığım örneklerden birini geçtiğimiz günlerde emek mahallesindeki bir olayda yaşadık. Basit bir trafik kazası. Kazaya karışan her iki aracın de sürücüsü bayan. Birinin babası silahını çekip karşı tarafı korkutuyor. Neyse ki, Allah’tan kızı babasını yatıştırıp silahını alıyor. Ve mesele vahim bir boyuta ulaşmadan sonlanıyor…
Bu nedenle hep şunu söylerim. Bu memlekette araç kullanmak büyük marifettir. Karşınıza ne zaman neyin çıkacağını bilemezsiniz. Her an her şey olabilir. O nedenle mümkün oldukça araç kullanmayacaksınız….
Ama her şeyden önce toplum olarak bizim sevgiyi saygıyı ve de hoşgörüyü yaygınlaştırmamız lazım. Zaten başımıza ne geliyorsa sevginin saygının ve hoşgörünün eksikliğinden gelmiyor mu?...