Kim yanlış anlar kim doğru anlar bilemeyiz ama bilinen şu ki memleketin bazı görüntüleri hiçte hoş karşılanmıyor…
Elbette Gaziantep’imizin çok şeyleri gurur verici ve göğüs kabartıyor. Zaten bunları yazmakta bizim görevimiz…
Yerel gazetelerin haberleri ve köşe yazıları bu memleketin yöneticilerine yol gösterir. Yapıcı eleştirilerimizdeki amaç yetkililerin görme imkanı bulamadıkları taraflar bizler dile getirip daha güzel oluşmasını sağlarız…
Şu zamanda kimse yapıcı eleştiri de olsa pek kabullenmeyi sevmiyor ama olsun biz yine de görevimizi yapalım istiyoruz…
Birkaç gün önce yine yazmıştım. Yağmurların yağması berekettir. Ama biz insanoğlu yapmamız gerekenleri yapmadığımız için o rahmet ve bereket sıkıntı olarak yansıyor. Şu sıralar çok şükür yağmurlarımız iyi. Ancak memleketin göl haline dönüşen caddeleri insanları perişan ediyor. Çarşamba günü akşam saatleri Fevzi Çakmak Bulvarında gidiyorum. Yağmur suları caddeyi nehire dönüştürmüş. Benimle birlikte bekleyen birkaç kişi ayakkabılarla suya girmekten başka çare bulamadık. Tabii ayakkabı çorap sırılsıklam oldu. Eğer ayağınızda romatizma varsa yandınız…
Görülen kötü manzara sadece orayla sınırlı değil. Bir çok cadde öyle idi. Buna bazı sorumsuz araç sürücülerini de eklerseniz işin tam curcunası olur. Caddenin yağmur suyuyla dolu olduğunu bildiği halde yine de hızla girip o suları üzerinize sıçratıyor. O an siz olsanız ne yaparsınız?
Peki bu sorunları çözümlemek çok mu zor? Şöyle ne kadar yağmur yağarsa yağsın yine de caddelerimizin pırıl pırıl olmasını sağlayabilmenin yolu yok mu? Bana göre kimse kızmasın ama bu hoş olmayan görüntüler mega kent marka şehir Gaziantep’imize yakışmıyor…