Adımız gazeteci ya, vatandaşa göre kafamıza her eseni yazarız! Millet öyle biliyor da kazın ayağı hiçte öyle göründüğü gibi değil…
Birincisi bir yazıyı yazmadan önce on defa düşünmek zorundasınız. Fincancı katırları ürker mi, birileri yanlış anlar mı, öküzün altında buzağı aranır mı falan filan gibi konular ilk sırada yer alır…
Meselenin ikinci tarafı ise toplum yararına yazdığın yazılar okunur mu, okunsa da kayda mı alınır yoksa ‘’hadi canım sen ne yazarsan yaz biz bildiğimizi okuruz!’’ mı denilir? İşte bunları da düşününce içinizdeki yazı yazma şevki kırılır ama biz de vicdani görev nedeniyle yazmaya çalışırız…
*** *** ***
Hep yazıyoruz. Vatandaş memleketin neresinde boş yer bulsa aracına park yeri yapar. Ama işin sorumluları seyreder. Toplu taşımada yaşlılara saygı gösterilmiyor deriz herkes seyirci kalır. Bazen bazı halk otobüsü şoförleri yaşlılara saygı göstermez görseler de görmezlikten gelip almazlar, bu vaziyet yine devam eder. Vatandaşların yürümesi için yapılan kaldırımları esnaf işgal eder, vatandaş perişan olur ama seyirci kalınmaya devam edilir..
Daha buna benzer bir çok konular…
Hal böyle olunca,
Yazsan ne olur yazmasan ne olur!?...
Bunları niye yazdık?
Bizi sık sık eleştirip şunu yaz bunu dile ger diyenlere biz de meramımızı anlattık…
*** *** ***
Cümleten HAYIRLI CUMALAR…