Bu berbat gelenek sadece bizlere mi ait yoksa dünyanın her yerinde mi böyle bilemiyorum ölenin ardından bolca konuşulup palavra atmak. Ancak bilinen şu ki, hoş bir şey değil…
Herhangi bir insanoğlu yaşamını sürdürürken kimselerin umurunda olmaz. Açlık-tokluk, ya da ne haldesin kimselerin umurunda bulunmaz. Allah’ın ile baş başa kaderini yaşarsın…
Belki çok sıkıştığın anlarda dost bildiklerinin kapısını çalar, durumunu anlatır yardım rica edersin. Bazıları utanma belasına sana bir kez el uzatır ama bir daha yaka kaptırmaz. Artık onun gözünde hoş olmayan birisindir. Bu içine düştüğü durumu bazıları daha utanmadan sıkılmadan seni kötüleyerek başkalarına anlatırlar. Ve senin için güvendiğin dost kapıları teker teker kapanmıştır. İstediğin kadar dostum var desen de hepsi kaybolup gitmiştir…
Hayatın zorluklarına yaşamın zalimliğine tek başına katlanmak zorundasın. Gücünün yettiğince ayakta durmaya çalışırsın…
Sonra bir gün hak vaki olur. Hak dünyasına göçersin. Yaşarken seni hatırlamayanların hakkında adeta destan yazarcasına konuşmalarını duyarsın. Seni topluma yanlış tanıtıp herkesin senden uzaklaşmalarını becerenlerin bu kez seninle ilgili yaldızlı sözler ettiklerini duyarsın. Yani yaşarken senden haberi olmayanların, olanların da göstermelik ilgi duydukları bir konumdan ölünce apayrı bir ilgileriyle karşılaşırsın. Sonra unutmayacağız, kalbimizdesin gibi klasik sözleri ezberleriz. Yaşarken yaşamından kimselerin ruhu duymamıştır ama ölünce bir anda kıymete geçmiştir. Bu işler bizim meslekte daha çok görülüyor nedense…
*** *** ***
Ve alır mı beni bir düşünce…
Yahu ey millet, bir insan yaşarken kıymet vermez, yardım etmez, halin nedir diye sormazsınız da ölünce mi aklınıza geliyor bu işler, bir insan ölünce mi kabarıyor merhamet duygularınız?...
Lütfen biraz ölümü hatırlayın ve bu dünyanın kimselere kalmayacağını aklınızdan çıkartmayın. Her canlı ölümü tadacağına göre sizler de tadacaksınız. Bari insanlığı elden bırakmayın, gücünüzün yettiğince yardımsever olun da Allah katında günahlarınızdan kurtulun…