Bu yıl 31 martta yapılacak yerel seçimlerin en ilgi çekici tarafı muhtarlık seçimleri oluyor. Yani belediye başkanlık seçimleri kadar kendini önemli htiriyor…
Ülkenin diğer yanlarındaki muhtarlık seçimlerini bilemeyiz ama bizde hayli rağbet görüyor. Tahminlerden de fazla muhtar adayları karşımıza çıkıyor…
Muhtar seçimlerinin bu yıl çok fazla rağbet görmesi özlük haklarının iyileştirilmesine bağlanıyor. Asgari ücretten maaş, taşıma ruhsatlı silah ve bedava otobüs pasosu olunca ilgi de haliyle artıyor…
Şehrimizde her mahallede 10-15 muhtar adayının olduğu belirtiliyor. Bu kadar çok muhtar adayı olunca vatandaşların da kafası karışmıyor değil. Acaba bizi kim iyi temsil eder diye beyin jimnastiği yapıyor. Evlerin kapısı çalınıyor. Kapıyı açıyorsunuz karşınızdaki bay ya da bayan ‘’ben muhtar adayıyım.’’ Diyor. Sizde haliyle ‘’hayırlı olsun’’ diyorsunuz. Duyumlarımıza göre, bazı mahallelerde muhtarlık seçim yarışları öyle bir rekabete ulaşmış ki, adaylar rakibini alaşağı edebilmek için her yola başvuruyorlarmış. Elbette bu durum hoş değil. Her şeyin tatlı bir rekabet içerisinde olması daha güzel olmaz mı?..
Aslında ben şöyle düşünüyorum. Ve acaba olur mu diyorum. Muhtar adayları önce Ökkeş Titiz abimizin başkanı olduğu derneğe başvursa onlarda bir ön eleme yapıp liyakat ve kariyerine bakıp ‘’tamam kardeşim sen aday olabilirsin’’ dese nasıl olur? Bizim ki bir görüş…
Aslında vatandaşlar olarak pekte muhtarlıklarla fazla bir işimizin kalmadığı da malum. Ama bazı özlük haklarının güzelleştirilmesi muhtar adaylığı konusunda iştah kabartıyor. Herkese hayırlı olsun derken, vatandaşların da mahallesine seçeceği muhtar için gözünü açması kimin kendini en iyi şekilde temsil edeceğine inanıyorsa ona oy vermesi gerekir. Bu işler hatırla gönülle olmaz. Sonra beş yıl pişmanlık duygularıyla kahrolup gidersiniz…