İlerleyen yaşımıza rağmen bu memlekette bir tek aklımın almadığı konu kim gerçekten ağlar, kim güler her şey tam bir belirsizlik içerisinde…
Madalyonun bir tarafında yokluktan çıldırma noktasına gelmiş garibanlar diğer tarafında ise bolluktan çıldırma noktasına gelmiş insanlar…
Bu ülkede 42 yıldır gazetecilik yaparım hep şunu gördüm. Fakir daha da fakir olmuş zengin de daha da zenginleşmiştir. Bu manzara hiçbir zaman değişmemiş değişeceğini da sanmıyorum…
Her zaman savunduğum bir görüştür. Birkaç kişinin varlık ve de bolluk içinde yaşaması hiçbir zaman başkalarına örnek değildir. Mesele on kişi yokluk yaşarken 100 kişi bolluk içinde olmalıdır. Yani gülen sayısı ağlayandan çok olmazsa orada refahın güzelliğinden söz edilemez…
Dünyanın en pahalı benzinini kullandığımız için şikayet eder ağlar sızlar dururuz. Ama iş şatafata gelince de akan sular durur bildiğimizi okumaktan geri kalmayız.( İnşallah benzinin litresi on lirayı bulur!..)
Pazar günü saat 23.45 sularında mecburen dışarı çıktım. O saatte gördüğüm araç kuyruğu karşısında şaşırıp kaldım. Araç yoğunluğundan trafik kaplumbağa gibi gidiyordu. Sonra bir kez daha kendi kendime sordum ki gerçekten bu memlekette kim ağlar kim güler?...