Bizim meslekte bilhassa köşe yazarları dikkat çeksin diye bazen bu tür başlıklarla yazı yazar. Artık böyle yazınca ne oluyor sa…
Bizde modaya uyup böylesine bi yazı yazalım istedik. Kamuoyuna, güzide basınımıza ve herkese açık mektup…
** ** *** **
Neden bugünü seçtik..
Bugün 17 Eylül 2018 öğretim yılı başlıyor bizde
Yazılarımıza ‘Bismillah’ diyoruz…
** ** ** **
Ama önce bazı hususlarda açıklama yapacağız ki, kimse öküz altında buzağı hatta eşek aramasın. Çünkü bu durumlar her zaman oluyor da..** ** ** **
Yazımı görenlerin nasıl bir tepki vereceklerini tahmin ediyorum. ‘Yuh ya dönmüş dolanmış yine GAP gazetesine gitmiş. Bu adama ne demeli..’’ türünden ya da buna benzer daha kötü sözlerde söyleyebilirler. Bendeniz hiç kimsenin övgüsüne de sövgüsüne de kafa takmam. Doğru olanı ve mantığımın uygun bulduğunu yaparım. Geçmişte bazılarını dinledikte ne oldu ki!.
*** *** ***
Kendimin kaderci bir insan olduğunu hatırlatalım. Kadere olan inancımızı belirtelim ve yazımıza öyle devam edelim…
** ** ** ***
Yaklaşık 1,5 yıl önce falan yine burada idim. Sonra kısmetimizdeki gün noktalandı ve ayrıldık. Dostluğumuz ise baki kalmıştı. Nereye gittik? Her zaman söylediğim, vefa borcum olan kardeşimiz Orhan Kızılaslan’ın Doğuş gazetesine. Tabi bu ayrılışlarda ve kavuşmalarda hiçbir zaman kişisel kırgınlıklar olmamış dostluklarımız hep daim kalmıştı. Tuz ekmek hatırı her zaman kendini göstermiştir. Zaten bu yalan dünyada kalp kırmaya gönül incitmeye ne gerek var ki?..
*** *** ***
Burada da nasibimizde olan günleri doldurunca tatlı bir şekilde ayrıldık. Ama bu sefer ki ayrılışımız farklı idi. Kendi gazetemi haftalık olarak çıkartacaktım. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Yaptığım görüşmelerde dostlarım bana böyle bir ortamda gazete çıkartmamın yanlış olacağını söylediler. Çünkü alabildiğince gazete var. Biz de tuz biber olmayalım dedik. Baktık ki öneriler haklı vazgeçtik. Projemizi rafa kaldırdık.
** *** ***
Sonra bu zaman içerisinde kendime dost bildiğim bazı kişilerin dostluklarını görmek istedik, göremedik. Hatta 2,5 aydan beri yazmadım. Belki güzel bir şeyler olur diye. Ama koskoca şehirde adeta yalnız başıma kalmış gibiydim. Yani sonuçta kendime yüce ALLAH’tan başka dost göremedim. Ve seveni sevmeyeni bir kenara bırakıp yazılarımı vapsat üzerinden attık. Bunu da kimiler beğendi kimileri beğenmedi. Nasıl ki balık sudan çıkınca yaşayamaz ise bizde yazmadan duramazdık. Sonunda GAP gazetesinde yazmaya karar verdik. Aslında bu ortamda yani at izinin it izine karıştığı devirde yazsan ne olur yazmasan ne olur ya. Ama bizim hayat oksijenimiz yazmak olunca duramıyoruz..
** ** ***
Yazılarımızın içinde hoşa gitmeyen cümleler olabilir ancak bazı konumları aydınlatmazsak yanlış anlaşılmalara neden olabiliriz. Zaten sen ne yaparsan yap bazı insanların sana olan bakış açılarını değiştiremezsin. Bu insanoğlunun doğal yapısında var.
** ** **
Ben bu meslekte kırk yılı geride bırakmış, sürekli sarı basın kartı sahibiyim. Artık biz meslekte yaşantı arayan değil kendimizi arayanlardanız. İş olsun misali yazmıyoruz. Memleket yararına olabilecek konumları dile getiriyoruz. Zaten her şeyi yazmaya kalkışsak ya kırk katır ya kırk satır olur. Dememiz o dur ki, biz basının emekçileri bugün burada yarın başka bir yerde olabiliriz. Gazeteler han bizler yolcuyuz. Bazen ne yaparsanız yapın kaderin rüzgarının sizi nereye savuracağını bilemezsiniz. Bu durumlar anlayışla karşılanmalıdır.
** ** **
Dünya döner, insanlar bir yere gider. Ne zaman nerede olacağınızı ALLAH’tan başka kimseler bilemez. Tüm bu olup bitenlerde şunu yapmadık, yapmayız da. Ekmek yediğimiz kabı kirletmedik. Hiçbir zaman çalıştığımız gazeteler ile ilgili dedikodu üretmedik. Haklarında konuşmadık. Her şeye saygı duyup nerede ne kadar zaman kaldıysak oradaki her şey kalbimizde kalmıştır. Nankörlük hiç bir zaman bizim için ön planda gelmemiştir. Acısıyla tatlısıyla geçen günler kalbimizde tatlı bir hatıra olarak kalmıştır…
** ** ***
Şu da acı bir gerçek. Bu ortamda ne gazetecilik ne de yazarlık pekte öyle kayda alınır olmaktan çıkmıştır.Ama bizim ki yazma sevdası olunca vazgeçemiyoruz. Yazmak sadece sizi mutlu eder. Bazıları yazdıklarınızdan dolayı size teşekkür etmez…
*** *** ***
Uzun lafın kısası…
Kimseler ön yargılı olmasın…
Başkalarında kusur arayanlar önce kendilerinde kusur arasınlar.
Şu niye böyle bu niye öyle olmuş diye kafa yormak yerine ‘’hayırlısı olsun’’ diyerek yaşamın akışına bırakmak lazım..
Su akar kaderin çizgisi yolunu bulur düşüncesini kimseler unutmasın. Her insanoğlu kaderini yaşar. Ama güzel ama çirkin. Kaderimizi değiştirme şansımız olmadığına göre boyun eğmekten başka çıkar yol yoktur…
*** **** ****
Biz nerede olursak olalım aynıyız…
Dağı görüp keçi, suyu bulup balık olmayız. Kişiliğimizde aynı, karakterimizde. Hiç kimsenin iyi ya da kötü olması bizi bağlamaz. Bizi kendi prensiplerimiz bağlar. Biz işimize bakarız. Bugüne kadar ne idikse bundan sonra da oyuz. Yazılarımız da her zaman olduğu gibi haklının yanında haksızın karşısında olacağız. Hiç kimse hakkımızda yanlış düşüncelere kapılmasın..
*** **** ***
Cümleten hayırlı günler…