Yaşadığımız bu dünyada o kadar çok tuhaflıklar var ki, hangisini yazıp hangisinden bahsedeceğinizi şaşırıyorsunuz…
Aslında bunlara tuhaflıkta diyemeyiz çünkü işimize geldiği için öyle yapıyoruz. Biraz mantıklı düşünülse her şey kendiliğinden normale döner…
Her neyse konumuza dönelim. Konumuz nedir ‘’BİR TUHAF GAZİANTEP BASINI’’ Nasıl mı tuhaf ya da bu tuhaflık nereden geliyor onu izah edelim. Ve de bu yazımı bazı kurumların yetkili BASIN MÜDÜRLERİNİNDE dikkatle-mantıkla okumalarını rica ediyorum..
Gaziantep’te çok sayıda yerel gazete çıkarıldığından herkes şikayetçidir. Ve şunu söylerler ‘’ gazeteler adeta fotokopi gibi. Birini okursan hepsini okumuş oluyorsun!’’ Bu sözleri duymaya alıştık. Artık garibimize gitmiyor. Ancak bazı durumlarda aniden artış gösteren bir takım gazeteler okuyucuların kafasını karıştırıp ‘’ ya bu gazeteler ne zaman çıkar ne zaman çıkmaz şaşırdık!’’ denilmesine yol açıyor. Ne yalan söyleyelim bizde şaşırmıyor değiliz…
Ve de bazı dostlar şunu söylüyor, ‘’Bir bakıyoruz bir çok gazete günlerce ortalıkta yok. Bir de bakıyorsunuz ki, bayramda, belirli günlerde ve ilanlarda ortaya çıkıyorlar. Yani bunlar ilan olunca mı çıkıyorlar!’’ Evet bu haklı sözler karşısında bizim söyleyecek bir sözümüz kalmıyor…
Aslında bunların olmaması lazım. Etik kaçmıyor. Günlerce gazete çıkartma ama yağlı bir ilan olunca çık. Ve işin bir tuhaf yanı da gazetenin çıkış tarihi ilandan önce ya da sonra olması fark etmiyor. Hemen fırsat kaçmıyor ve ilan olduğu gün çıkartılıyor. Bizde biliyoruz ki, arkadaşlar bu ekonomik şartlarda zorlanıyor. Bu ilanlarla biraz nefes alıyorlar ama usulüne uyulmuyor. Sen gazete çıkartıyorsan sürekli çıkartırsın ilanda olursa yayınlarsın. Aldığın para da sana helal hoş olsun. Ama avcı gibi pusuya yatıp ilanı yakaladığında çıkar diğer günler yatarsan bu hoş karşılanmaz..
Anlaşılmayan bir konu. Kurumların yetkili Basın Müdürleri buna dikkat etmiyorlar mı? Ya kardeşim sen gazeteni her zaman bu tarihte mi yayınlıyorsun demiyorlar mı? Bazıları sadece ilan olduğunda çıkartıp 50 ya da 60 adet bastırıp işini görüyor. Yani zahmetsiz para kazanma. İşte bu durumlar diğer insanları sıkıntıya düşürüyor. Biri kalksın gazetesini çıkartmak için akla karayı seçsin türlü zorluklarla uğraşsın, masrafını bile karşılamakta ne yapacağını şaşırsın sen de kalk ilan olunca gazeteyi çıkart parayı cebe at. Bu haksızlık olmaz mı? Nerde bu yoğurdun bolluğu? Ben bunları uzun zamandır izliyorum. Aslında yazmakta istemedim ama baktım ki işin cılkı iyice çıkmış bir iki satır yazalım istedik..
Bu durumların düzeltilmesi Basın Müdürlerine bağlı. İlanlar gazetenin çıkış gününe denk gelmiyorsa yayınlatmayacaklar. Öyle ilan olduğunda gazete gününden önce ya da sonra çıkmayacak. Hangi gün verilmişse gazetede o gün çıkıyorsa yayınlansın. Ve ilanı yayınlayan gazete yakın süreli çıktığı zamanlardan en az üç nüshasını da beraberinde götürüp göstermeli. Belki bu yazıyı okuyan yetkililer bıyık altından gülüp ‘’her işimiz bitti bir de bununla mı uğraşacağız?’’ derlerse bu işler de böyle gider…
Anlatmak istediğimiz nedir? Bizim kimsenin parasında gözümüz yok. Herkes rızkını yer. Bu rızkı veren de ALLAH’tır. Ama biri alın teri döküp emek vererek kazanırken diğeri de emek vermeden kazanırsa işte bu haksızlık olur. Madem ki sen bu gazeteyi çıkartıyorsun süreli çıkart aslanlar gibi ilanı da al yayınla. Kimsenin bir diyeceği yok…
Sonra kalkıp iki de bir basının sorunu var diye yetkililere iletiyoruz. Bana göre basında sorun yok, kişilerin mesleğe bakış açısında sorun var. İnşallah bu yazımızı kimseler ters anlayıp ters düşünmeden olması gerektiği gibi yapmaya çalışırlar…