Çok sevdiğim ve harika bulduğum atasözleri vardır…
Bunların her biri öylesine anlamlıdır ki, adeta anlayana sivrisinek saz misali. Anlamayan da zaten anlamamış demektir. Ona hiçbir şey fayda etmez…
Her atasözü yaşanmış mevzulardan esinlenmiştir. Mesela. Damdan düşenin halinden damdan düşen anlar. Mesela. kendim ettim kendim buldum. Devam edecek olursak o kadar var ki sayfamız yetmez…
Benim en sevdiğim atasözü ise, ‘’Bir musibet bin nasihatten iyidir.’’ Bu atasözü der ki, yaşanılan ya da yaşanmış kötü bir olay, yapılacak ve de söylenecek bin nasihatten iyidir. Konuyu biraz daha açalım. Olası bir kötü konum için söylenecek hiç bir söz para etmez. Ancak olay vuku bulursa yaşanırsa akıllar başa gelir…
Güzel şehrimizin güzide basın camiasına derinden yaralayan berbat bir olay oldu. Camiamızı derinden yaralayan bu olay mesleki itibarımızı zedeledi. Her ne kadar her koyun kendi bacağından asılır denilse de pis kokusu da cümle alemi rahatsız eder…
Ben yıllar önce (1987 yılında) gazete ya da herhangi bir yayın organı çıkarılmasında ba kadar kolaylık olmamasını bazı önlemler alınmasını önerdim. Önerimiz bol alkış aldı ama orada konuşulanlar da orada kaldı. Bu sözü dediğimde memlekette 9 adet gazete vardı. Kimse aldırış etmedi. Sayı yıllar geçtikçe arttı. Günlüktü haftalıktı aylıktı derken sayıları bile hatırlanamaz oldu. Meslek ekmek kapısı olmaktan çıkmış etiket olma haline dönmüştü. Bul gazeteye bir isim anlaş bir matbaa ile aha seninde bir gazeten oldu.Cinderesinde bir çay ocağı açmaya kalksan o kadar çok bürokrasi var ki canından bezersin. Yani çaycı olmak çok zor gazeteci olmak çocuk oyuncağı…
Olan olmuş giden gitmiş. Artık geleceğe bakalım. Bunun için de çok değerli Gazeteciler Cemiyeti Başkanı İbrahim Ay, kardeşime büyük görevler düşüyor. Mevzuat mı değişir, zorlatıcı şartlar mı gelir ne gerekiyorsa yapmalıdır. Bu eseri de bizlere kazandırmalıdır. Çünkü bu işler artık kabak tadı veriyor. Şehrimizin milletvekilleriyle görüşülüp TBMM’ye önerge verilmelidir. Ne yapmak lazımsa yapılmalıdır. 1987 yılında söylediğim gibi her gazetede ve de yeni açılacak bir yayın organında en az 5 yıllık sarı basın kartı bulunan 3 kişi olmalıdır. Bu belki tam olarak meseleyi çözer mi bilemem ama en azından işe yarar…
Evet. Sevgili başkanım senden bu konuda güzel çalışmalar ve hayırlı haberler bekliyoruz. Sonuçta zararın neresinden dönülürse kardır..
Cümleten hayırlı CUMALAR…