Gaziantep önceki gün 15 yaşındaki Nehir Can’a ağladı. Bendeniz de olayın etkisinden uzun süre kurtulamadım. İçimdeki tarifsiz duygularla uzun süre baş başa kaldım…
Dinimiz gereği her olayda, kazada ve ölüm vakalarında ‘’takdiri ilahi’’ deyip geçiyoruz. Ölene rabbimizden rahmet, ailesine de başsağlığı dileyip konuyu kapatıyoruz. Bu anlatmak istediğim birincisi. İkincisi : Her zaman derim. Bir insan sabah evinden çıkıp, akşamda tekrar evine sağ salim dönebiliyorsa ne mutlu. İşte gördüğümüz gibi bazılarımız sabah evinden çıktığında tekrar dönemiyor…
Toplumsal olaylarda bu memleketin yetkilileri bir araya gelip gerekli bilgileri alıp gereken ne ise yapmaları gerek. Açıklama ile sorunları çözebilir miyiz? Sorunu kökünden yok etmeliyiz.
Lise öğrencisi talihsiz kızımızı canından eden kaza yerinde inceleme yapıldı mı? Burası yani hatem hastanesinin önünden kan merkezi dönüşüne kadar trafik Allah’a emanet. Yolu tek yön yaptık araçlara park yeri oluşturduk. Defalarca yazdık ama sonuç yok. Sonuç olamaz çünkü yazılanları okuyan yok…
Sarı halk otobüsünün hızlı olduğu söyleniyor. Bence bu imkansız. O dönemeçte hız yapamaz. Denilir ki, gizli buzlanma olmuş. Bunu da kabul ediyoruz. Peki önceden tedbir alınıp çalışma yapılmamış mı? Hava durumu ileri teknoloji sayesinde saat başı durum belirtir. Nasıl göz ardı olmuş?...
Olan 15 yaşındaki Nehircan yavrumuza oldu. Tedbir almakta gecikmenin bedelini sonradan ağır ödüyoruz. Bu kaza şehrimizdeki halk otobüslerinin (mavi-sarı) durumunu yeniden gündeme getiriyor. Onların sorunları nedir dinlenmeli sonra da biz onlara olması gerekenleri hatırlatmalıyız. Öncelikle zamanla yarışan bu otobüslere çözüm bulunmalı. Halen bazı şoförler arasındaki geyik muhabbeti devam ediyor. Ellerindeki cep telefonuyla dakikalarca saçma sapan konuşmalar nedeniyle dikkatleri dağılıyor. Bazı otobüsler mavi olsun sarı olsun aracı öyle bir süslemiş ki adeta yürüyen gazino gibi. Kimi araçların ön cam tarafı konulan ıvır zıvır eşyalardan dolayı şoförün önünü görebilmesi mucize. Ben bunları bir hafta önce yazmayı düşünüyordum…
Uzun lafın kısası…
Yetkililer özellikle Fatma Şahin bacımız konuyu es geçmeden üzerinde durmalı. Kemal Köker caddesindeki trafik karmaşası önlenmeli. Caddenin yarısı esnaf tarafından işgal edilmiş yarısı da hastaneye gelenler tarafından. Bu karmaşada kaza da olur belada. Atatürk bulvarı eskisi gibi çift yönlü olmalıdır. Her gün artan araç sayısı bunu kaçınılmaz kılmaktadır. Memleketin ulaşım konusunda ortaya çıkan sorunları hatta çıkmamış olanlar bile tespit edilip çözüm yolu bulunmalıdır…
Lütfen bu meseleleri unutmayın, göz ardı etmeyin. Ne yapılması gerekiyorsa yapınız.