Kafamda bir şeyler yazmanın karalamasını yaparak gazetenin yolunu tuttum, gidiyorum…
Kafamızda en çok yer alan ise yerel seçimler ve adaylar. Büyükşehir Belediye Başkan adayları netleşti. Bir şeyler yazalım istiyoruz ama sonra beynimizde esen fırtınalar nedeniyle vazgeçiyoruz…
Sonuç olarak nereye geliyoruz…
‘’Ankaranın dikmeni, bir daha gelirsem öp beni!’’ Bu şarkıyı çok severim. Sizler sever misiniz bilmem ama ben nerede insanoğlu ile ilgili bir riyakarlık görsem bu şarkıyı hatırlarım ve yoluma devam ederim…
Ne zaman günlük yaşantıma neşe ile başlamak istesem mutlaka bir eşek arısı gelir sokar ve ne moral kalır ne de neşe. Sıfır moralle ayakta durmaya çalışırız. Ama ne yaparsan yap olmuyor. Bi kere okun yaydan çıktığı gibi moral bozuldu mu tekrar neşeli hale dönmek zor…
Kavanoz dipli dünyada ne ararsanız var. Türlü insan çeşidi, türlü moral bozucu konumlar. Sonra düşünür dururuz bu kadar şeker ve tansiyon hastası neden artıyor? Karşılaşılan insan ilişkilerindeki riyakarlık, iki yüzlülük, sahtekarlık, insanların birbirini kullanma taktikleri sizi nasıl mutsuz etmesin? Sonra da nasıl Ankaranın dikmenini söylemezsiniz?..
Siz ne kadar iyi niyetli olsanız da siz ne kadar güzel insan ilişkilerinin peşinde koşsanız da karşılaştığınız konumlar tam tersi oluyor. Yani sizin güzellikler peşinde koşmanız fayda etmiyor…
Ankaralı Turgut, zamanında ne güzel söylemiş, ‘’Ankaranın dikmeni bir daha gelirsem öp beni!’’ Nereye ve nasıl bir duruma monte etmek isterseniz kalıp gibi oturuyor…
Karşılaşılan ihanetlere,
Aldatılan aşıklara,
Arkadan hançerlenenlere,
İki yüzlü riyakar insanlara,
Çıkarı için başkalarını hiç acımadan harcayanlara,
Toplumda iyi görünmek için türlü kılıklara girenlere,
Menfaati söz konusu olunca kırk takla atanlara,
Suyu görüp balık, dağı görüp keçi olanlara,
Çıkar için insanın gözüne baka baka yalan söyleyenlere, karşı içinizi rahatlatmak isterseniz, aynı hatalara bir daha düşmek istemiyorsanız sizde benim gibi bu şarkıyı hatırlayın…
‘’ANKARANIN DİKMENİ BİR DAHA GELİRSEM ÖP BENİ!’’