Elbette burada ele alınması gereken nokta şu: Bu bir öngörü mü, temenni mi? Teknik bir resesyondan kurtulmak mümkün mü? Olabilir. Yani resesyon olarak tabir edilen küçülmeleri arka arkaya yaşamamak, bunun dünya ekonomisinde daralma olmadığını anlamına gelmez.
Yani tıpkı bizdeki çelişki gibi, rakamlara mı bakacağız, yoksa hayatın gerçekleriyle sağlamasına mı? Veriler, sağlıklı tutuluyorsa elbette kıymetlidir ama sahanın gerçekleri bunu teyit etmiyorsa, bu dünyadaki yaklaşımlarda çok büyük bir farklılaşmayı beraberinde getirmez.
Asıl korkunun resesyon değil, stagflasyon olduğunu biliyoruz. Şu an faiz hamlesiyle enflasyonun verilerde bir nebze iyi geliyor olması, dünya ekonomisinin resesyon ihtimalinden çıktığı anlamına da gelmez, bu konuda ters dönen bir veri rüzgarının ekonomi yönetimlerinin sertleşmeyeceği sonucunu da doğurmaz.
Çünkü yine ve ısrarla altını çiziyorum ki, dünya resesyona razı noktada. Hem enflasyonun arttığı hem de bırakın resesyonu, istenen büyüme hacimlerinin yakalanamadığı bir dünya asıl korkulan başlıktır.
Bu nedenle yol almış ekonomi yönetimlerinin, birden bire terse dönüş yapacağını ve parasal genişleme başta olmak üzere, finans piyasalarının gönlüne göre tavır takınacağını düşünmek ya hayalperestliktir ya da beklenti yönetimidir.
Tüm bu süreci Rusya-Ukrayna hattında sertleşmenin koktuğu, arz fazlası gerçeğinin göz ardı edildiği, pandemi sürecinde dağıtılan yardımlarla dağılmış bütçelerin yok sayıldığı, enerji başta olmak üzere maliyetlerin arttığı faktörlerle eldeki bulguları görmezden gelerek değerlendiremezsiniz.
Ben halen arz fazlasına yönelik problemin bile, başlı başına şirket evliliklerini ya da iflaslarını, daralan dünya ekonomisine paralel sıkıntı noktasının ana merkezinde görüyorum. Değil ki ek risk faktörleri de bunu destekliyor.
Bu aşamada hem ekonominin dönüşüm yaşadığı, hem de verilenlerin bütçe adına geri toplandığı bir süreci dikkate alırsanız, rahat bir dönemin bizi beklemediğini, herkesin hesabını buna göre yapma zorunluluğunun ortadan kalkmadığını görürsünüz.
Reel ekonomi açısından meseleye baktığınızda, finans piyasalarının beklentilerinin kurbanı olmak istemiyorsanız, önlemlerinizi almaya devam edin. Koşulların sertleşeceğini göz ardı etmeden yatırımlarınızdan finansınıza kadar dikkatli adımlar atmaya devam edin. Finansçıların bir özelliği vardır. Beklentiyi yönetebilirlerse, her koşulda kazanırlar. Ama reel sektörün böyle bir lüksü yok. O nedenle beklentiye değil, gerçeklere prim verin.