deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler https://playdotjs.com/ bahis siteleri siyahbet giriş blossomtips.com deneme bonusu veren siteler casino siteleri

Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Çetin ünsalan
Köşe Yazarı
Çetin ünsalan
 

‘Ekonomiye güven…’

Sokağı bilen herkes, şu anda iç piyasada işlerin iyiye gitmediğini, yapılan harcamaların kredi ve kredi kartıyla sadece mecburi tüketim üzerinden yapıldığını biliyor. O kadar biliyor ki, Merkez Bankası’nın kredi kartından nakit çekme ve kuyumda taksidi önleme hamlesi de bunun göstergesi… Her ne kadar sonradan seçim nedeniyle geri adım atıldıysa da, bu sokağın harcama ve tüketim eğiliminde çok da sağlıklı bir durum olmadığını kabul etmek anlamına geliyor. Şimdi bu şartlar altında aylık bazda bir yükseliş, genel çizgi halen negatifken, bunun üzerinden Bakan düzeyinde çıkıp ekonomiye güvenin arttığını söylemek, gerçeklere gözlerini kapatmaktır. Tüketici harcamaları üzerinden güven anlayışı oluşturuyorsanız, bu harcama kalemlerinin ne kadarının zorunlu tüketim, ne kadarının tasarrufa ya da satın almaya yönelik olduğunu da incelemeniz gerekir. Çok uzun zamandır insanların ne köşeye atacak parası var; ne de keyfe keder harcayacak tasarrufları. Ülke nüfusunun yüzde 5’i üzerinden yorum yapıp kafe ve restoranların dolu olduğunu söyleyecekseniz bence konuşmayalım daha iyi. Çünkü çok küçük bir azınlığın harcama yapabiliyor olması, geriye kalan 80 milyonun durumunun iyi olduğu anlamına gelmiyor. Peki tüketici gerçekten önümüzdeki 12 ayda gelirinin artacağını düşünüyor olabilir mi? Asgari ücretten emekli maaşlarına kadar yaz aylarında yapılacağı söylenen iyileştirmeler ve seçim sürecindeki vaat bombardımanı bu algıyı yaratmış olabilir. Ama onun da ekonomiye olumlu katkı sağlayacağını söyleyemezsiniz. Yani vatandaş düz mantıkla bugünkü gelirinin artacağını düşünebilir, ama sizin ekonomiyi yönetenler olarak esas olanın satınalma gücü olduğunu biliyor olmanız gerekir. Bu bilgi ışığında da meseleye baktığınızda tüketimin istenen seviyede artmayacağını, geliri kağıt üzerinde yükselen vatandaşın daha büyük geçim zorluğuyla karşı karşıya kalacağını görüyor olmanız gerekir. Üstelik bunda enflasyondan kura kadar herhangi bir olumsuz gelişme olmaması halinde yapabileceğiniz bir yorum üzerinden değerlendirmede bulunuyorsanız, bence ekonomiyi hem içeride hem de dışarıda gelişmeler ışığında okuyamıyorsunuz demektir. Şayet bunu okumayan bir noktadaysanız, zaten ekonominin yönetilmesi adına duyulan endişenin, sandığımızdan daha yüksek olması gerektiğini rahatlıkla söyleyebilirim. Çünkü ancak süreçleri okuyanlar ve zorlukların farkında olanlar problemleri aşabilir. Vatandaşı seçim meydanlarında kandırmakla, kendine yalan söylemek arasında sonuçları itibariyle çok ciddi ve ağırlaştırılmış farklılıklar ortaya çıkar. Şimdi kendi kendinize sorun. Gerçekten herkes ekonomik ortama güveniyor olabilir mi
Ekleme Tarihi: 23 Mayıs 2023 - Salı

‘Ekonomiye güven…’

Sokağı bilen herkes, şu anda iç piyasada işlerin iyiye gitmediğini, yapılan harcamaların kredi ve kredi kartıyla sadece mecburi tüketim üzerinden yapıldığını biliyor. O kadar biliyor ki, Merkez Bankası’nın kredi kartından nakit çekme ve kuyumda taksidi önleme hamlesi de bunun göstergesi…

Her ne kadar sonradan seçim nedeniyle geri adım atıldıysa da, bu sokağın harcama ve tüketim eğiliminde çok da sağlıklı bir durum olmadığını kabul etmek anlamına geliyor. Şimdi bu şartlar altında aylık bazda bir yükseliş, genel çizgi halen negatifken, bunun üzerinden Bakan düzeyinde çıkıp ekonomiye güvenin arttığını söylemek, gerçeklere gözlerini kapatmaktır.

Tüketici harcamaları üzerinden güven anlayışı oluşturuyorsanız, bu harcama kalemlerinin ne kadarının zorunlu tüketim, ne kadarının tasarrufa ya da satın almaya yönelik olduğunu da incelemeniz gerekir.

Çok uzun zamandır insanların ne köşeye atacak parası var; ne de keyfe keder harcayacak tasarrufları. Ülke nüfusunun yüzde 5’i üzerinden yorum yapıp kafe ve restoranların dolu olduğunu söyleyecekseniz bence konuşmayalım daha iyi.

Çünkü çok küçük bir azınlığın harcama yapabiliyor olması, geriye kalan 80 milyonun durumunun iyi olduğu anlamına gelmiyor. Peki tüketici gerçekten önümüzdeki 12 ayda gelirinin artacağını düşünüyor olabilir mi?

Asgari ücretten emekli maaşlarına kadar yaz aylarında yapılacağı söylenen iyileştirmeler ve seçim sürecindeki vaat bombardımanı bu algıyı yaratmış olabilir. Ama onun da ekonomiye olumlu katkı sağlayacağını söyleyemezsiniz.

Yani vatandaş düz mantıkla bugünkü gelirinin artacağını düşünebilir, ama sizin ekonomiyi yönetenler olarak esas olanın satınalma gücü olduğunu biliyor olmanız gerekir. Bu bilgi ışığında da meseleye baktığınızda tüketimin istenen seviyede artmayacağını, geliri kağıt üzerinde yükselen vatandaşın daha büyük geçim zorluğuyla karşı karşıya kalacağını görüyor olmanız gerekir.

Üstelik bunda enflasyondan kura kadar herhangi bir olumsuz gelişme olmaması halinde yapabileceğiniz bir yorum üzerinden değerlendirmede bulunuyorsanız, bence ekonomiyi hem içeride hem de dışarıda gelişmeler ışığında okuyamıyorsunuz demektir.

Şayet bunu okumayan bir noktadaysanız, zaten ekonominin yönetilmesi adına duyulan endişenin, sandığımızdan daha yüksek olması gerektiğini rahatlıkla söyleyebilirim. Çünkü ancak süreçleri okuyanlar ve zorlukların farkında olanlar problemleri aşabilir.

Vatandaşı seçim meydanlarında kandırmakla, kendine yalan söylemek arasında sonuçları itibariyle çok ciddi ve ağırlaştırılmış farklılıklar ortaya çıkar. Şimdi kendi kendinize sorun. Gerçekten herkes ekonomik ortama güveniyor olabilir mi

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gaziantepgapgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.