deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler bonus veren siteler https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler bahis siteleri youtube mp3 bonus veren siteler 2024 deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler

Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir

KENDİ DESTANININ ÖZNESİ OLMAK

11.09.2019 - 15:47, Güncelleme: 12.01.2023 - 07:33 5830+ kez okundu.
 

KENDİ DESTANININ ÖZNESİ OLMAK

Destanlar, efsaneler, hikayeler… Özellikle siyaset yapmış ve yaşı kemale ermiş büyüklerimizin anlattığı Ankara hikayeleri. Tek Partili dönem, Marshall Yardımları, 60 Darbesi hikayeleri, NATO üyeliği, Kore Savaşı, 12 Mart Muhtırası, Kıbrıs Barış Harekatı, Güneş Motel hikayeleri, uzayıp giden ekmek, benzin ve tüp kuyruğu hikayeleri, 80 Darbesi ve yasaklı yıllar, bir kelebek ömrü kadar olan koalisyonlar ve bakanlık pazarlıkları, bin yıl sürecek denilen post-modern 28 Şubat Darbesi, 99 Marmara depremi ve yetersiz kalan hükümet desteği ve daha niceleri, hep anlatıldı durdu. Adeta sözlü tarih niteliğinde birçok olayı onların ağzından bir dengbej edasıyla kimi zaman efsaneleşmiş bir kahraman, kimi zaman hikayenin mağdur ve mağruru olarak dinledik. Kimine sempati besledik kimine kızdık. Doksanlı yılların keşmekeşliğinden iki binli yıllara girerken ‘’artık Türkiye de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, karanlığa kapalı aydınlığa açık’’ diyerek yeni bir efsanenin doğuşuna ve destanlar yazışına şahitlik ettik; Recep Tayyip Erdoğan… Ülkeyi devraldığında hortumlanmış bankalar, içi boşaltılmış hazine, deprem yaralarını saramayan bir bürokrasi, İMF’ye teslim olmuş batmış bir ekonomi, üretimini durdurmuş organize sanayi bölgeleri, berbat alt yapılar, çürümüş yollar, uzayıp giden hastane kuyrukları, umudunu yitirmiş gençler, millete sırt çevirmiş bir vesayet sistemi vb. vardı. Deyim yerindeyse enkaz devraldı. Kurulduğu günden bu yana girdiği her seçimden birinci parti olarak çıkan Ak Parti ve Erdoğan birçok alanda Türkiye’ye çağ atlattı. Şunu yaptı bunu yaptı diyerek kısır bir döngüye girmemek adına bu konuyu sizlerin takdirine bırakıyorum. Özellikle askeri ve sivil vesayet mücadele ve elde edilen sonuç ülkenin kılcal damarlarının açılmasında en büyük etken oldu. Bugünlere öyle kolay gelinmedi, dönüp baktığımızda 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimleri, 367 skandalı ve erken seçim kararı, Cumhuriyet Mitingleri, Anayasa değişiklikleri, Referandumlar, 17-25 Aralık Komploları, hain 15 Temmuz süreci ve daha niceleri. Bütün bu süreçlerden başarıyla ve daha da güçlenerek çıkan ümmetin lideri haline gelen Erdoğan şimdide en yakın arkadaşlarının(!) Brütüs’lükleri ile karşı karşıya. Gelinen sürece bakıldığında aslında Erdoğan ve ülkenin geleceği açısından kritik bir dönem. Yerel Seçimlerde alınan sonuç ortada. Sayın Erdoğan durumun farkında netice itibarıyla kabine revizyonu yapacağı ve ardından kongre süreci ile hem Genel Merkezde hem teşkilatlarda ciddi bir yenilenmeye gideceği konuşuluyor. MKYK toplantısında ‘’değişim lazım, değişim olmadan olmaz’’ dedi. Değişimin olacağı kesin fakat ne tarzda ve nasıl olacağını kimse bilemiyor. Fakat bu değişim ve yenilenme süreci hem Erdoğan’ın, hem Ak Parti’nin, hem ülkenin kaderi ile doğru orantılı. Kendi yazmış olduğu destanın kaderini yine kendisi belirleyecek. 2001 de olduğu gibi yine kurtarıcı olarak bekleniyor (en azından kendi kitlesi tarafından). Yapılması beklenen yenilik ve değişiklikler Ak Partiyi yeniden tırmanışa geçirecektir. Yine Erdoğan’ın ifade ettiği “AK Parti kalesinde gedik açmak isteyen eski milletvekillerimiz, bakanlarımız oldu. Ama hepsi de saman alevi gibi söndü, gitti. AK Parti’ye zarar vermek isteyenlerin sonu hep hüsran olmuştur” sözleri kurulacak partinin sonunu da anlamaya yeter diye düşünüyorum. Gelelim kabine ve kongre süreci ile beklentilere. 2023 hedefleri doğrultusunda mutlaka ciddi bir yenilenmenin şart olduğu ortada. Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile birlikte omuzlarındaki yük oldukça artan Erdoğan’ın Cumhurbaşkan Yardımcılığı sayısının artacağını düşünüyorum. Mevcut sistemde, talep ve isteklere çözüm getirmek adına bakanlara ulaşmakta sıkıntılar yaşayan milletvekilleri ile bir köprü vazifesi görme, koordinasyonu sağlama, süreci hızlandırma gibi bazı aksaklıkları giderecek yeni Cumhurbaşkanı Yardımcılıkları olacaktır. Bu hem Erdoğan’ın omuzundaki yükleri hafifletmek hem milletvekilleri ve meclis çalışmaları ile koordinasyonu sağlamak adına yararlı olacağı kanısındayım. Bunula ilgili olarak Binali Yıldırım’ın Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacağını düşünüyorum. Yıldırım’ın dışında sürpriz bir iki isimde yine Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak görev alabilir. Yine Erdoğan’dan kabine ve MKYK değişikliği beklentisi var. İşte bu beklentiler kendi hikayesinin efsanesi olan Erdoğan’ın yol haritasını belirleyecek. Örneklerini daha önce de gördüğümüz birçok hamlesi ile siyasetin yönünü değiştiren bir yapısı var. İşte bu öngörü ve reaksiyon gücü sayesinde partiyi yeniden toparlayacağı ve tekrar yükselişe geçeceği kanaatindeyim. Erdoğan’ı efsane haline getiren değerlere dönülmesi ve sahip çıkılması kendi destanının kahramanı olan ‘’Uzun Adamı’’ efsane haline getirecek ve yıllar sonra tıpkı bizlere anlatıldığı gibi gelecek nesillere de dilden dile anlatılacaktır. Destan demişken, sizlere William Shakespeare tarafından yüzyıllar önce yazılan destanlaşmış ‘’ Julius Caesar (Jül Sezar)’’ oyunundan kendilerine Liberatores yani "Kurtarıcılar" diyenler tarafından ihanete maruz kalan Sezar'ın arkasından Marcus Antonius tarafından tarihe geçmiş bir tirat ile veda etmek istiyorum. “Dostlar, Romalılar, Vatandaşlar... Beni iyi dinleyin! Ben buraya Sezar’ı gömmeye geldim, övmeye değil. İnsanların yaptıkları fenalıklar arkalarından yaşar, iyilikler ise çoğu zaman kemikleriyle beraber toprağa gömülür gider. Hadi Sezar’ınkiler de öyle olsun. Asil Brutus size Sezar’ın haris olduğunu söyledi; eğer böyleyse, bir suç ve Sezar da bunu ağır bir bedelle ödedi. Şimdi burada Brutus ve diğerlerinin izinleriyle, çünkü Brutus şeref sahibi bir zattır; zaten hepsi, hepsi şerefli kimselerdir, evet onların müsaadeleriyle burada, Sezar’ın cenazesinde söz söylemeye geldim. O benim dostumdu, bana karşı vefalı ve dürüsttü; lakin Brutus onun haris olduğunu söylüyor ve Brutus şerefli bir zattır. Sezar Roma’ya birçok esir getirdi, devlet hazinelerini onların kurtuluş akçeleri ile doldurmuştu. Acaba Sezar’da hırs diye görülen bu muymuş? Fakirler ne zaman ağlasa, Sezar’ın gözleri yaşarırdı; hırs daha sert bir kumaştan olsa gerek. Fakat gene Brutus onun için haristi diyor; Brutus da şerefli bir adamdır. Siz hep gördünüz; luperkalya yortusunda ben kendisine üç defa krallık tacı sundum, üç defasında da reddetti; hırs bu muymuş? Yine de Brutus haristi diyor ve şüphesiz kendisi şerefli bir adamdır. Ben Brutus’un dediklerini çürütmek için söz söylemiyorum, buraya bildiklerimi söylemeye geldim. Bir zamanlar siz onu hep severdiniz, bu sebepsiz değildi. Öyleyse sizi ona yas tutmaktan alıkoyan nedir? Ey izan! Sen hoyrat hayvanlara sığınmışsın, insanlar da muhakemelerini kaybetmiş. Beni affedin. Kalbim tabutun içinde, şurada, Sezar’ın yanında, tekrar bana gelinceye kadar beklemeli.” Tekrar günümüze gelecek olursak sormak gerek, Sezar kim? Antonius kim? Brutus kim? Liberatores Konseyi kim?   Seydi Hanifi

Destanlar, efsaneler, hikayeler…

Özellikle siyaset yapmış ve yaşı kemale ermiş büyüklerimizin anlattığı Ankara hikayeleri. Tek Partili dönem, Marshall Yardımları, 60 Darbesi hikayeleri, NATO üyeliği, Kore Savaşı, 12 Mart Muhtırası, Kıbrıs Barış Harekatı, Güneş Motel hikayeleri, uzayıp giden ekmek, benzin ve tüp kuyruğu hikayeleri, 80 Darbesi ve yasaklı yıllar, bir kelebek ömrü kadar olan koalisyonlar ve bakanlık pazarlıkları, bin yıl sürecek denilen post-modern 28 Şubat Darbesi, 99 Marmara depremi ve yetersiz kalan hükümet desteği ve daha niceleri, hep anlatıldı durdu. Adeta sözlü tarih niteliğinde birçok olayı onların ağzından bir dengbej edasıyla kimi zaman efsaneleşmiş bir kahraman, kimi zaman hikayenin mağdur ve mağruru olarak dinledik. Kimine sempati besledik kimine kızdık.

Doksanlı yılların keşmekeşliğinden iki binli yıllara girerken ‘’artık Türkiye de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, karanlığa kapalı aydınlığa açık’’ diyerek yeni bir efsanenin doğuşuna ve destanlar yazışına şahitlik ettik; Recep Tayyip Erdoğan…

Ülkeyi devraldığında hortumlanmış bankalar, içi boşaltılmış hazine, deprem yaralarını saramayan bir bürokrasi, İMF’ye teslim olmuş batmış bir ekonomi, üretimini durdurmuş organize sanayi bölgeleri, berbat alt yapılar, çürümüş yollar, uzayıp giden hastane kuyrukları, umudunu yitirmiş gençler, millete sırt çevirmiş bir vesayet sistemi vb. vardı. Deyim yerindeyse enkaz devraldı.

Kurulduğu günden bu yana girdiği her seçimden birinci parti olarak çıkan Ak Parti ve Erdoğan birçok alanda Türkiye’ye çağ atlattı. Şunu yaptı bunu yaptı diyerek kısır bir döngüye girmemek adına bu konuyu sizlerin takdirine bırakıyorum. Özellikle askeri ve sivil vesayet mücadele ve elde edilen sonuç ülkenin kılcal damarlarının açılmasında en büyük etken oldu.

Bugünlere öyle kolay gelinmedi, dönüp baktığımızda 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimleri, 367 skandalı ve erken seçim kararı, Cumhuriyet Mitingleri, Anayasa değişiklikleri, Referandumlar, 17-25 Aralık Komploları, hain 15 Temmuz süreci ve daha niceleri. Bütün bu süreçlerden başarıyla ve daha da güçlenerek çıkan ümmetin lideri haline gelen Erdoğan şimdide en yakın arkadaşlarının(!) Brütüs’lükleri ile karşı karşıya.

Gelinen sürece bakıldığında aslında Erdoğan ve ülkenin geleceği açısından kritik bir dönem. Yerel Seçimlerde alınan sonuç ortada.

Sayın Erdoğan durumun farkında netice itibarıyla kabine revizyonu yapacağı ve ardından kongre süreci ile hem Genel Merkezde hem teşkilatlarda ciddi bir yenilenmeye gideceği konuşuluyor. MKYK toplantısında ‘’değişim lazım, değişim olmadan olmaz’’ dedi. Değişimin olacağı kesin fakat ne tarzda ve nasıl olacağını kimse bilemiyor. Fakat bu değişim ve yenilenme süreci hem Erdoğan’ın, hem Ak Parti’nin, hem ülkenin kaderi ile doğru orantılı. Kendi yazmış olduğu destanın kaderini yine kendisi belirleyecek. 2001 de olduğu gibi yine kurtarıcı olarak bekleniyor (en azından kendi kitlesi tarafından). Yapılması beklenen yenilik ve değişiklikler Ak Partiyi yeniden tırmanışa geçirecektir.

Yine Erdoğan’ın ifade ettiği “AK Parti kalesinde gedik açmak isteyen eski milletvekillerimiz, bakanlarımız oldu. Ama hepsi de saman alevi gibi söndü, gitti. AK Parti’ye zarar vermek isteyenlerin sonu hep hüsran olmuştur” sözleri kurulacak partinin sonunu da anlamaya yeter diye düşünüyorum.

Gelelim kabine ve kongre süreci ile beklentilere. 2023 hedefleri doğrultusunda mutlaka ciddi bir yenilenmenin şart olduğu ortada. Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile birlikte omuzlarındaki yük oldukça artan Erdoğan’ın Cumhurbaşkan Yardımcılığı sayısının artacağını düşünüyorum. Mevcut sistemde, talep ve isteklere çözüm getirmek adına bakanlara ulaşmakta sıkıntılar yaşayan milletvekilleri ile bir köprü vazifesi görme, koordinasyonu sağlama, süreci hızlandırma gibi bazı aksaklıkları giderecek yeni Cumhurbaşkanı Yardımcılıkları olacaktır. Bu hem Erdoğan’ın omuzundaki yükleri hafifletmek hem milletvekilleri ve meclis çalışmaları ile koordinasyonu sağlamak adına yararlı olacağı kanısındayım. Bunula ilgili olarak Binali Yıldırım’ın Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacağını düşünüyorum. Yıldırım’ın dışında sürpriz bir iki isimde yine Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak görev alabilir.

Yine Erdoğan’dan kabine ve MKYK değişikliği beklentisi var. İşte bu beklentiler kendi hikayesinin efsanesi olan Erdoğan’ın yol haritasını belirleyecek. Örneklerini daha önce de gördüğümüz birçok hamlesi ile siyasetin yönünü değiştiren bir yapısı var. İşte bu öngörü ve reaksiyon gücü sayesinde partiyi yeniden toparlayacağı ve tekrar yükselişe geçeceği kanaatindeyim. Erdoğan’ı efsane haline getiren değerlere dönülmesi ve sahip çıkılması kendi destanının kahramanı olan ‘’Uzun Adamı’’ efsane haline getirecek ve yıllar sonra tıpkı bizlere anlatıldığı gibi gelecek nesillere de dilden dile anlatılacaktır.

Destan demişken, sizlere William Shakespeare tarafından yüzyıllar önce yazılan destanlaşmış ‘’ Julius Caesar (Jül Sezar)’’ oyunundan kendilerine Liberatores yani "Kurtarıcılar" diyenler tarafından ihanete maruz kalan Sezar'ın arkasından Marcus Antonius tarafından tarihe geçmiş bir tirat ile veda etmek istiyorum.

“Dostlar, Romalılar, Vatandaşlar... Beni iyi dinleyin!
Ben buraya Sezar’ı gömmeye geldim, övmeye değil.
İnsanların yaptıkları fenalıklar arkalarından yaşar, iyilikler ise çoğu zaman kemikleriyle beraber toprağa gömülür gider. Hadi Sezar’ınkiler de öyle olsun.
Asil Brutus size Sezar’ın haris olduğunu söyledi; eğer böyleyse, bir suç ve Sezar da bunu ağır bir bedelle ödedi.
Şimdi burada Brutus ve diğerlerinin izinleriyle, çünkü Brutus şeref sahibi bir zattır; zaten hepsi, hepsi şerefli kimselerdir, evet onların müsaadeleriyle burada, Sezar’ın cenazesinde söz söylemeye geldim.
O benim dostumdu, bana karşı vefalı ve dürüsttü; lakin Brutus onun haris olduğunu söylüyor ve Brutus şerefli bir zattır.
Sezar Roma’ya birçok esir getirdi, devlet hazinelerini onların kurtuluş akçeleri ile doldurmuştu. Acaba Sezar’da hırs diye görülen bu muymuş?
Fakirler ne zaman ağlasa, Sezar’ın gözleri yaşarırdı; hırs daha sert bir kumaştan olsa gerek. Fakat gene Brutus onun için haristi diyor; Brutus da şerefli bir adamdır.
Siz hep gördünüz; luperkalya yortusunda ben kendisine üç defa krallık tacı sundum, üç defasında da reddetti; hırs bu muymuş? Yine de Brutus haristi diyor ve şüphesiz kendisi şerefli bir adamdır.
Ben Brutus’un dediklerini çürütmek için söz söylemiyorum, buraya bildiklerimi söylemeye geldim. Bir zamanlar siz onu hep severdiniz, bu sebepsiz değildi. Öyleyse sizi ona yas tutmaktan alıkoyan nedir?
Ey izan! Sen hoyrat hayvanlara sığınmışsın, insanlar da muhakemelerini kaybetmiş. Beni affedin. Kalbim tabutun içinde, şurada, Sezar’ın yanında, tekrar bana gelinceye kadar beklemeli.”

Tekrar günümüze gelecek olursak sormak gerek, Sezar kim? Antonius kim? Brutus kim? Liberatores Konseyi kim?

 

Seydi Hanifi

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gaziantepgapgazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.