Gaziantep’te Sağlık Sigortası Sahipliği Yaklaşık 7900 Kişide Kaldı

Allianz Türkiye Sağlık Genel Müdür Yardımcısı Okan Özdemir, sağlık sigortası sahipliğinin mevcut durumuna ilişkin bir açıklama yaptı. 2 milyon 5 bin 515 nüfuslu Gaziantep’te sigortalanabilir nüfusun 1 milyon 800 bin kişi olduğunu belirten Özdemir, buna karşın sağlık ve acil sağlık sigortası yaptıranların toplam sayısının ise 7882 kişiyle sınırlı kaldığını dile getirdi. Hane halkı gelirinin yüzde 1,4’üyle sağlık harcaması yapılan Gaziantep’te beklenen yaşam ömrünün 77 olarak hesaplandığını vurgulayan Özdemir, ilerleyen yaşla birlikte sağlık harcamalarında da büyük artış yaşandığına dikkat çekti. Muhtemel sağlık sorunlarını güvence altına almak isteyenler için çözümün Tamamlayıcı Sağlık Sigortası (TSS) olduğunu kaydeden Özdemir, “TSS, özel sağlık sigortası olmasını isteyen ancak bütçe ayıramayan, sağlık ihtiyaçlarını karşılamak için SGK ile anlaşmalı özel hastaneleri tercih eden, yüksek standartlarda sağlık hizmetini alırken ilave ücret ödemek istemeyenler için ideal bir ürün” dedi. Özdemir, bu ürün ile sigortalıların sağlık hizmetine, daha yaygın bir kurum ağıyla ve beklemeksizin, kolaylıkla erişebildiklerini söyledi. Okan Özdemir yaptığı açıklamada “TSS uygulaması ayakta ve yatarak tedavi teminatı içeriyor. Poliçe özel şartları dahilinde SGK’dan onay alınan tüm işlemler için kullanılabiliyor. Biz de bu alanda Allianz Tamamlayıcı Sağlık Sigortası adlı ürünümüzle 15 günlük bebekten 55 yaşa kadar olan herkesi güvence altına alıyoruz. Allianz Tamamlayıcı Sağlık Sigortası, yatarak tedavi, suni uzuv ve tıbbi malzeme teminatları sunuyor. Ayakta tedavi ve 12 ay bekleme süresini doldurmak koşuluyla doğum teminatının da isteğe bağlı olarak poliçeye eklenebildiği Allianz Tamamlayıcı Sağlık Sigortası’na yeni doğan bebekler de tıbbi risk değerlendirmesi sonrasında dahil edilebiliyorlar. Allianz Tamamlayıcı Sağlık Sigortası ile müşteriler anlaşmalı sağlık kurumu ağını kendileri seçebiliyorlar” ifadelerini kullandı. Allianz hakkında Dünyanın en güçlü finans topluluklarından, Brand Finance “Global 500” araştırmasına göre “Dünyanın En Değerli Sigorta Markası” olan Allianz, 70’ten fazla ülkede 140 binin üzerinde çalışanıyla 88 milyon müşterisine hizmet vermeye devam ediyor. 2017 yılı sonu itibarıyla 126 milyar avro toplam gelire ulaşan Allianz, 1.448 milyar avroyla dünyanın en büyük sigorta ve varlık yönetimi şirketleri arasında yer alıyor. 2500 çalışanı, 12 bölge müdürlüğü, 4 bin acentesi, 2 binin üzerinde banka şube kanalı ve 6 bin anlaşmalı kurumuyla 81 ilde 6 milyon müşterisinin yanında olan Allianz Türkiye, çatısı altında, elementer sigortalar alanında faaliyet gösteren Allianz Sigorta, hayat sigortaları ve emeklilik branşlarında faaliyet gösteren Allianz Hayat ve Emeklilik ile Allianz Yaşam ve Emeklilik şirketlerini barındırıyor. 2017 yılını sigorta sektörünün lideri olarak tamamlayan Allianz Türkiye, 2018 yılının ilk yarısında üç şirketinin konsolide verilerine göre 5,2 milyar Türk lirası prim ve katkı payı üreterek 480 milyon Türk lirası kâr elde etti. Allianz Türkiye, hayat dışı branşlarda 2,9 milyar Türk lirası prim üretimi ve yüzde 12,0 oranında pazar payı elde ederek sektör liderliğini devam ettirdi. Hayat branşında 432 milyon Türk lirası prim üretimiyle yüzde 29,3 büyüyerek yüzde 11 pazar payı elde eden Allianz Türkiye, bireysel emeklilikte 1,17 milyon katılımcı, 13,6 milyar Türk lirası fon büyüklüğüyle yüzde 16,4 büyüyerek yüzde 16,2 pazar payının sahibi oldu. Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler ve Kadının Güçlenme Prensipleri destekçisi olan Allianz Türkiye, sürdürülebilirlik, dijitalleşme ve inovasyon alanlarında da sektöre liderlik ediyor. Sürdürülebilirlik faaliyetlerini “Allianz seninle, iyiliğin yanında” sloganıyla sürdüren Allianz Türkiye, iyi bir çevre, iyi bireyler, iyi kurumlar ve iyi bir toplum amacına girişimcilik ve inovasyona destek vererek ve önleyici çözümler sunarak ulaşmayı hedefliyor. Allianz Türkiye’nin sektörede bir ilk olan sürdürülebilirlik modeli ve stratejisi, Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nden “iklim eylemi”, “sağlıklı bireyler”, “insana yakışır iş ve ekonomik büyüme”, “sürdürülebilir şehir ve yaşam alanları” ile “toplumsal cinsiyet eşitliği” ilkelerine doğrudan katkı sağlıyor.