UYUŞTURUCU BAĞIMLILIĞI MİLLİ GÜVENLİK SORUNU HALİNE GELDİ!

UYUŞTURUCU BAĞIMLILIĞI MİLLİ GÜVENLİK SORUNU HALİNE GELDİ!

Gaziantep’in ve tüm Türkiye’nin içinde bulunduğu uyuşturucu sorunu üzerine TBMM Genel Kurulunda gündem dışı konuşan CHP Gaziantep Milletvekili Opr. Dr. Bayram Yılmazkaya, çarpıcı açıklamalarda bulundu!

“Geçmiş verilere bakıldığında Türkiye’de madde kullanımı kaynaklı ölen kişi sayısı 2006 ile 2017 yılları arasında yüzde 1580 artmış. Sadece bu veriler bile ülkemizin içinde bulunduğu uyuşturucu bataklığını bizlere net bir şekilde göstermektedir. Dünya geneline bakıldığında en çok uyuşturucu ele geçirilen üç ülkeden biri maalesef Türkiye!” diyen Yılmazkaya, ülkedeki uyuşturucu trafiğine ve yoğunluğuna dikkat çekerek durumun ne kadar vahim olduğunu ifade etti.

“ATEŞ BUZ” ADI VERİLEN “METAMFETAMİN” ZEHİRİ GAZİANTEPLİ GENÇLERİ ESİR ALMIŞ!

Vatandaşın, özellikle anne ve babaların bilinçlendirilmesi adına gerekli adımların biran önce atılması gerektiğini vurgulayan Yılmazkaya, “Özellikle Gaziantep İlimizde son yıllarda mültecilerin artmasıyla birlikte bölgemde yoğun bir şekilde kullanımı artan, beyin ve vücut üzerinde kalıcı hasarlar oluşturan, Eroin ve Bonzai'ye göre daha çok bağımlılık yapan “ateş buz” adı verilen “metamfetamin” adlı sentetik uyuşturucu ile ilgili acilen gerekli tedbirlerin alınması gerek. Bununla ilgili kamuoyunun bilinçlendirilmesi lazım” ifadelerini kullandı.

Yılmazkaya Meclis konuşmasında şu ifadelere yer verdi; “Son dönemlerde dünya genelinde kökleşen uyuşturucu trafiğinin başlangıç noktasının gelişmemiş ülkelerden kaynaklandığı net bir şekilde görülmektedir.

Türkiye ise diğer ülkelerle kıyaslandığında gelişmemiş ülkelere yakın bir coğrafyada olmasından ötürü dezavantajlı bir koridor üzerinde bulunmaktadır. Bu koridor üzerinde bulunan Pakistan, Afganistan, İran ve Türkiye en çok uyuşturucunun ele geçirildiği ülkelerdir.

Türkiye’de 2019’dan beri her sene tüm AB ülkelerinden fazla uyuşturucu yakalanmaktadır. Ancak ülkemizde ilginçtir ki öyle bir hale gelmişiz ki son zamanlarda limanlarımızda yakalanan uyuşturucunun sahibi bile ortaya çıkmamaktadır. Ne kadar trajikomik değil mi?

Dünya genelinde en çok uyuşturucu ele geçirilen üç ülkeden biri maalesef Türkiye!

Geçmiş verilere bakıldığında Türkiye’de madde kullanımı kaynaklı ölen kişi sayısı 2006 ile 2017 yılları arasında yüzde 1580 artmış. Sadece bu veriler bile ülkemizin içinde bulunduğu uyuşturucu bataklığını bizlere net bir şekilde göstermektedir” dedi.

ÇOCUĞU, GENCİ, YAŞLISI UYUŞTURUCU VE PSİKOLOJİK İLAÇ BAĞIMLISI OLDU!

Yılmazkaya, “Uyuşturucu kaynaklı suçların son 11 yılda 14 kat arttığı görülmektedir. Özellikle uyuşturucu kullanımı yaygınlaştıkça suç işleyen çocuk sayısında da büyük bir artış görüyoruz.

Tabiki uyuşturucu baronlarının ve sektörünün büyük çabası olmakla birlikte, temelde çok suçlu unsurlar var.

İktidarınız süresince devamlı değiştirilen kalitesiz eğitim sistemi, işsizliğin ortaya çıkardığı gelecek kaygısı ve ailelerin çocuklarını ilgisiz bir şekilde yetiştirme tarzlarından dolayı uyuşturucu madde bağımlılığının gittikçe arttığını görmekteyiz.

Aslında toplumun bütün katmanlarını derinden etkileyen ciddi bir sosyal yarayla, büyük bir toplumsal meseleyle karşı karşıyayız.

Bakın, ne yazık ki okul koridorlarından, alışveriş merkezlerine, parklardan mahalle aralarına kadar ölümcül virüs gibi hızla yayılan uyuşturucu çocuklarımızı tehdit ediyor. Ülkemizde, ölüm kalım savaşı veren uyuşturucu bağımlısı 1 milyon 850 bin yurttaşımız var.

Maalesef;

Ülkeyi öyle kötü yönettiniz ki, çoluğu çocuğu, genci, yaşlısı, sayenizde uyuşturucu ve psikolojik ilaç bağımlısı oldu!

Uyuşturucu bağımlılığı, sadece kullananı değil, ailesini, çevresini de son derece olumsuz etkileyen bir hastalıktır. Uyuşturucu madde bağımlılığına karşı herkesin elini taşın altına koyması gerekmektedir. Ama en önemlisi bilinçli ve çocuğuna sahip çıkan ailedir” dedi.

 

ÇOCUKLARIMIZ ZEHİRLENİYOR, GENÇLERİMİZ YOK OLUYOR!

“Türkiye’de, uyuşturucu kullanımının 10 yaşına kadar düştüğü ve son 10 yılda uyuşturucu kullanımından cezaevinde yatanların sayısının yüzde 400 arttığı bir dönemdeyiz” diyen Yılmazkaya, “Çocuklarımız zehirleniyor, gençlerimiz yok oluyor. Türkiye'de uyuşturucu kullanım yaşının ortalama 15 ile 24 yaş arasında olduğu ama son dönemde 12-13 yaş aralığında ciddi bir artışın yaşandığı, 10-11 yaş aralığında da kliniklere başvuran vaka sayılarında artışın olduğunu gösteren bulgular var.

Aşırı merak, sınırlarını aşma çabası, özenti, duygusal boşluk içerisinde olan gençlerimiz daha fazla uyuşturucu bataklığına düşmektedir. Özellikle son zamanlarda kullanımı giderek artan sentetik uyuşturucuların ilk kullanımı dahi ölüme yol açabilmektedir.

Uyuşturucu kullanan kişide, fizyolojik, psikolojik ve sosyal anlamda ciddi yıkımlar meydana getiriyor. Bunun yanı sıra toplumsal, ekonomik birçok zarara yol açıyor. Devlet, kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları, emniyet ve ailelerin topyekun mücadele etmesi gereken bu tehlikeye karşı pekte ilerleme sağlandığı söylenemez.

Karşı karşıya olduğumuz tablo çok vahim değerli arkadaşlar. Çocuklarımızı zehirleyen, gençlerimizi yok eden, toplum ve insan sağlığı açısından yıkıcı zararları olan bu konunun araştırılarak tespitlerin yapılması, gerekli önlemlerin alınması, yaşanan sorunların çözümü ve geleceğimiz olan gençlerin korunması adına gerekli adımların bir an önce atılması gerek.

Özellikle Gaziantep İlimizde son yıllarda mültecilerin artmasıyla birlikte bölgemde yoğun bir şekilde kullanımı artan, beyin ve vücut üzerinde kalıcı hasarlar oluşturan, Eroin ve Bonzai'ye göre daha çok bağımlılık yapan “ateş buz” adı verilen “metamfetamin” adlı sentetik uyuşturucu ile ilgili acilen gerekli tedbirlerin alınması gerek. Bununla ilgili kamuoyunun bilinçlendirilmesi lazım.

Bakın değerli arkadaşlar, hammaddesinin kolay ele geçirilmesi, kimyadan anlayan bir kişi tarafından, yeteri alet edevat ile rahatlıkla yapılabilmesi ve bu sayede çok ucuz olduğu için en tehlikelisi metafetamin yani ateş-buz.

Uyuşturucu baronları bu zehiri varlıklı veya fakir aile ayrımı yapmaksızın ucuz olduğu için çocuklarımıza alıştırmak istiyor.

Ve duyuyoruz ki alışkanlık yaptırdıkları çocuklarımızı kendi kötü emelleri için çok rahat kullanabilmekteler.

Örneğin varlıklı bir aile olmasa bile alıştırdıkları çocuğu suça teşvik ediyorlar. En basit haliyle bile kendi ailesi veya yakınlarından bir şeyler çalmasını yada başka suçları işlemeye teşvik ediyorlar.

Bu ürün öyle tehlikeli ki tedaviyi kabul eden ve diyelim ki 2-3 ay tedavi olmuş ve bırakmış çocuk geniş bir alanda dahi olsa kullanmakta olan çocuğun kokusunu hissedebiliyor, beyni kokuyu algılayabiliyor.

Değerli arkadaşlar, en önemlisi bu zehire çocuklarımızın başlamamasını sağlamaktır.

Kolluk kuvvetleri ne kadar uğraşırsa uğraşsın, şahıs başına bir polis dahi verseler mücadelenin kazanılması için ilk unsur ailenin veya çocuğun koruyucusunun dikkatli olması, ilgisini eksik etmemesi, hal ve hareketlerini takip etmesi ve daha da önemlisi sevgi ve şefkatle sarılıp öpüp koklamasıdır.

“Koklayın diyorum” çünkü bu ürün kokar! Kullanmayan insanda hisseder.

İşte bu kadar tehlikeli bir ürün!” ifadelerini kullandı.