Gaziantep'in yetiştirdiği ünlü isim: MÜNİF PAŞA
“Münif Paşa, Tanzimat Dönemi’nin önemli devlet adamı, aynı zamanda bürokratı, şairi ve Tanzimat Dönemi’ne yön veren bir şahsiyettir.
Geçmiş dönemlerde Antep’ten bakanlar çıkmıştır. Arif Paşa var, bir nazırdır. Abdullah Paşa var yani Osmanlı Dönemi’nde Antep’ten çıkmış 3-4 tane vezir biliyoruz. Cumhuriyet Dönemi’nde de bu durum devam etmiştir. Mesela Ali Cenani Bey de Mustafa Kemal Atatürk’ün Ticaret Bakanlığını yapmıştır, 8 sene gibi uzun bir süre. Gaziantep günümüzdeki siyasete yön verdiği gibi geçmiş dönemde ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında da bu özelliğe sahiptir, bu açıdan önemli.
İşte Münif Paşa da Antep’in yetiştirmiş olduğu bir nazırdır.
1829 yılında Antep’te doğuyor. Asıl ismi Mehmet Tahir’dir. İlk tahsilini Antep’te yapıyor. Daha sonra Mısır’a tahsil görmeye gidiyor.
Münif Paşa da Şam’da bulunmuş. Arkasından 1852 yılında İstanbul’a gidiyor. Günümüzde olduğu gibi kültürün, sanatın, edebiyatın beşiği İstanbul olduğu için ki o zamanlar da payitaht İstanbul. Orada insanlar kendi yeteneklerini, bulundukları mecraları daha iyi ortaya koyabiliyorlar. Münif Paşa da buna güzel bir örnektir.
Arapça ve Farsça’yı çok iyi bildiği için İstanbul’a gittiğinde Bab – ı Ali Tercüme odasına giriyor. Hükümete bağlı olarak çalışan, Doğu ve Batı eserlerinin tercüme edildiği önemli bir yerdir Bab-ı Ali Tercüme Odası. Orada bu iki dilin mütercimliğini yapıyor. Fakat daha sonra anlıyor ki Batı dillerini bilenlerin çok daha iyi mevkileri var.
Münif Paşa bunu bildiği için Fransızca öğrenmeye çalışıyor ve bunu yapıyor. O zamanın önemli bürokratlarından Mekatib-i Umumiye Nazırı Kemal Efendi ile Berlin’e gidiyor. Orada Almancasını geliştiriyor. 1854 yılında Berlin Sefareti İkinci Katipliğine atanıyor ki bu önemli bir görevdir.
Burada üç yıl görev yapıyor, üniversiteye devam ediyor, Almancasını ilerletiyor. Daha sonra İstanbul’a geldiğinde de İngiliz Churchill’in çıkarmış olduğu Cedide-i Havadis Gazetesi’nde muharrirlik yapıyor. Batı dillerini bildiği için de çok daha güzel çalışmalara imza atıyor orada. 1860 yılında Ticaret Mahkemesi’nde Reis oluyor, Ticaret Meclisinde ikinci Reislik yapıyor. Ali ve Fuat Paşalar var. Bunlar Tanzimat Dönemi'nin önemli devlet adamlarıdır. Onların yanında bulunuyor. Onların dikkatini çekiyor ve onlar tarafından korunuyor.
Bu sıralarda, bahsettiğimiz bütün eğitimleri aldığında yaşı 32 yani çok erken bir yaş aslında. Bürokrasiye giriyor ve birikimi olduğu için ilerlemeler sağlıyor. Abdülhamit Han döneminde kurulan, ilim faaliyetlerinin bir arada toplanıldığı yer olan Cemiyet-i İlmiyyede bulunuyor. 1862 yılında Bab-ı Ali Başmütercimi oluyor.
Osmanlı kültür hayatında çok önemli bir yeri olan ‘Mecmua-i Fünun’ diye bir dergi var, Tanzimat’ta ortaya çıkan bir dergi. Bunu Münif Paşa çıkarmıştır ve ilk nüshasındaki mukaddimeyi de kendisi yazmıştır. Bu dergiyi kütüphanelerde görebiliyoruz.
40 yaşlarındayken Meclis-i Maarif Riyasetine yani Başkanlığına geliyor. 1872 yılında Tahran’a ‘Sefir’ olarak gidiyor. 1877 yılında (Sultan Abdülhamit zamanında) Maarif Nazırlığına yani şimdiki Milli Eğitim Bakanlığına getiriliyor. Daha sonra kendisine ‘Vezaret’ yani Vezirlik rütbesi veriliyor ve Ticaret Nezareti yani şimdiki Ticaret Bakanlığı-Çalışma Bakanlığı diye söyleyebiliriz; o bakanlıklarda bulunuyor. Beş yıl da Meclis-i Maliye yani Mali İşlerden Sorumlu Reis olmuş oluyor.
Abdülhamit Han döneminde çok büyük reformlar var. Maarif Nazırı olarak Münif Paşa önemli bir işe imza atıyor. Malum olduğu üzere biz Harf İnkılâbı'nı 1928 yılında, Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde yapmış olduk. Yalnız ondan önce Osmanlı’da harf inkılâbı tartışılıyor. Hatta bu da Münif Paşa’nın vezareti zamanında tartışılıyor. Münif Paşa da harf inkılâbının yapılması gerektiğini söyleyenlerden bir tanesidir. Büyük meclisler kuruluyor, büyük tartışmalar yaşanıyor. Yani aslında bizim 1928 yılında harf inkılâbına geçişimiz bir anda olmuyor. Bunun Tanzimat’tan beri gelen 30-40 yıllık birikimi var, tartışmalar var ortalıkta. Heyetler rapor sunarak, Batı dillerine geçmemiz gerektiğini söylemişler.
İşte 1928 yılındaki Harf Devrimi’nin bir parça da katkısı Münif Paşa’ya aittir; çünkü yenilikçi bir şahsiyet. Hem bakanlık yaptığı dönemlerde hem bürokrasi içinde bulunduğu dönemlerde yeniliğe sürekli açık birisidir.
1893’te Maarif ve Ticaret Nazırlıklarında bulunuyor. Daha sonra İran’a elçi olarak gidiyor. Ve orada da güzel işler yapıyor. Kızı vefat ediyor İran’dayken. Bütün işlerini bırakıyor ve emekliye ayrılarak, İstanbul’a dönüyor.
Bundan sonra da görev almamıştır. 1910 yılında vefat etmiştir Erenköy’de. Mezarı da İstanbul’un Anadolu Yakası’ndaki Sahre-i Cedit Kabristanı’nda bulunmaktadır.
Devlet adamlığının yanında şairliği ve yazarlığından bahsetmiştik. 5 tane matbu, 22 tane de gayrimatbu yani basılmamış ama kütüphanede bulunan eserleri var. Bu eserler; tarih, edebiyat, dil, hukuk, iktisat gibi toplumun her aşamasını kapsayan eserlerdir.
Devlet adamlığı bakımından Osmanlı’ya yön vermiştir. Münif Paşa’yı Gaziantep bilmiyor aslında. Mesela şehirde İl Halk Kütüphanesi var. İl Halk Kütüphanesi’nin adı Münif Paşa İl Halk Kütüphanesi'dir. İlkokulu var, ortaokulu var. Bunlar önemli hususlar, genç neslin Münif Paşa üzerinden tarihini, edebiyatını bilmesi gerekiyor. Antep’in aynen günümüzde olduğu gibi geçmiş dönemlerde de ülke siyasetinde, ülke edebiyatında ve bürokrasisinde önemli bir yere sahip olduğunun da bilinmesi gerekiyor.
Münif Paşa ile ilgili doktora tezi yapılmıştır, şu an ismini hatırlamıyorum. ‘Münif Paşa’nın Türk Kültürü’ne Hizmetleri’ diye ayrı bir kitap vardır. Ansiklopedide yeri vardır. Yani Münif Paşa Antep’te pek bilinmese de dışarıda çalışılmıştır; çünkü önemli bir devlet adamıdır, önemli bir şairdir ve fikirleri önemlidir. Türk kültürünün Tanzimat’tan sonra ortaya konulmasında ciddi katkıları olmuş bir şahsiyettir.”