Gaziantep'te ihracat yapan Suudi iş adamı iflas etti: İşte gerekçe!

Suudi Arabistan’ın Türk mallarına uyguladığı boykot Suudi Arabistanlı iş insanı Hamad Maqavi’yi iflas ettirdi. Suudi yetkililerin sürekli yalanladığı, resmiyette var olmadığını söylediği boykottan dolayı iflas ettiğini söyleyen Hamad Maqavi, kargoların ürünleri almadığını, alınan ürünlerinde gümrükte bekletildiğini anlattı.

Gaziantep’te ürettiği lokum ve şekerlemeleri kendi ülkesi olan Suudi Arabistan’a ihraç eden Hamad Maqavi, Suudi Arabistan’ın Türk mallarına uyguladığı boykottan dolayı iflas etti. Korona virüs salgınından dolayı işleri durağanlaşan Maqavi, boykottan dolayı satışlarının tamamen durmasıyla iflas bayrağını çekti. 5 katlı 35 çalışanlı üretim fabrikasının kapısına kilit vuran Maqavi, kendi ülkesinin başlatmış olduğu boykotun kurbanı oldu. Suudi Arabistan’ın Ekim ayında başlattığı boykot yaklaşık 2 aydır sürürken Suudi yetkililer Türkiye’ye resmi olarak boykot uygulanmadığını söylese de Hamad Maqavi’nin iflası Türk mallarına boykot uygulandığını gösteriyor. Kargo şirketlerinin Türkiye’den Suudi Arabistan’a ürün götürmediğini anlatan Maqavi, “Bugün hiç kimse bir Türk ürünü Suudi Arabistan’a gönderemez. Ben Arabistanlı olmama rağmen bile gönderemiyorum” dedi.

Boykotun en çok Gaziantep’ten Suudi Arabistan’a halı ihraç eden ihracatçılara zarar verdiğini belirten Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri (GAİB) Başkanı Fikret Kileci, boykotun hem Türk ihracatçılarına hem de Suudi ihracatçılara ciddi zarar verdiğini söyledi.

“7 milyon Riyal ödemem lazım”

Şirketi ilk kurduğu zamanlarda işlerinin güzel olduğunu aktaran Maqavi, işlerini ilk olarak koronavirüs salgınının kötü etkilediğini söyledi. Sadece Suudi Arabistan pazarında çalıştıklarını paylaşan Maqavi, “Benim Suudi Arabistan’da satış noktalarım var. Bir anda boykot dönemi başladı. Ürünlerim boykot edilmeye başladı. Boykottan dolayı uzun süre dayanamadım iflas ettim. Ben ürettiğim ürünü sadece Arabistan’a satıyorum. Ben kendim Arabistan’lı olduğum için böyle bir sistem kurmuştum. Ama şuan elimde bir şey kalmadı. Ne yapacağımı bilmiyorum. Benim 35 çalışanım vardı. Ürünlerim 2 ay boyunca gümrükte bekledi. Bunun bedeli var. Sözleşmeler var. Vergimi ödeyemedim. Borçlarımı ödeyemediğim için mahkemede hakkımda dava açıldı. Ben nasıl ödeyeceğim. Ürünlerimi satamıyorum ki ödeyeyim. Şuan 7 milyon Riyal yani yaklaşık 1 milyon dolar ödemem gereken borcum var. Ne yapacağımı bilmiyorum” dedi.

Boykot resmiyette yok gerçekte var!

Suudi Arabistan Konsolosluğuna ürünlerimi ülkeye sokamadığım için başvuruda bulunduğu zaman “Resmi bir boykot yok” cevabı aldığını sözlerine ekleyen Maqavi, kargo şirketlerinin ülkeye götürmek için aldığı ürünlerin 2-3 ay bekletildiğini anlattı. Suudi Arabistandaki esnafın Türkiye’de üretilen malları almadığını kaydeden Maqavi, “Ben kimin kurbanıyım! Ben ürünü Arabistanlı olarak üretiyorum ama ürünümün üzerinde Türkiye barkodu olduğu için almıyorlar. Konsolosluk bize gelen bir emir yok diyorlar. Suudi Arabistan’da ettiğim zarar şuan 1 milyon 700 bin dolardır. Ben bugün ortada kaldım. Sadece ben değil seyahat şirketleri, sebze ihraç eden şirketler, balık şirketleri hepsi mağdur durumda. Bize hiçbir duyuru gelmedi. Uluslararası firmalar bu işin üzerine gidebilir ama benim gibi normal şirketler bir şey yapamıyor. Boykot uygulanacaksa önceden haber verilir. Ben ve diğer Arabistanlı iş adamları zarara uğradı. Ben şirketimi kaybettim. Benim zararı mı kim karşılayacak. Benim gibi iflas eden bir sürü iş adamı var ama onlar açıklamıyor” diye konuştu.

“Boykotta çözüm aşamasına doğru ilerleniyor”

Suudi Arabistan’ın Türk mallarına yönelik uyguladığı boykotu değerlendiren GAİB Başkan’ı Fikret Kileci, Suudi Arabistan’ın uyguladığı boykotun hem Türk ihracatçıları için hem de Suudi Arabistan’daki Suudi ithalatçılar için uzun süredir devam eden bir problem olduğunu söyledi. İki tarafın da ticari anlamda sıkıntı yaşadığını kaydeden Kileci, “Bu boykotun hiçbir resmi yazısı, talimatı ve genelgesi yok. Tamamen gayriresmî yollarla uygulanıyor. Suudi Arabistan’ın Türkiye’ye uyguladığı bir takım üstü kapalı yaptırımların sona ermesi için çalışmalar sürüyor. Bu mesele ikili ilişkilerle, diplomasiyle çözülmesi gereken bir mesele. Bence onu da Türkiye belli bir noktaya getirdi. Diyalog kanalını kullanarak doğru bir strateji uyguladığımızı düşünüyorum. Mevcut durumun daha fazla süreceğini de zannetmiyorum. Çözüm aşamasına gelindi. Çünkü bu işten iki taraf da zarar görüyor. İki ülkenin sanayicisi, üreticisi ve ekonomisi de zarar görüyor” dedi.

“En çok halı sektörü etkilendi”

Suudi Arabistan’ın uyguladığı boykotun ilk kez Gaziantepli halı ihracatçıları tarafından dile getirildiğini ifade eden Kileci, Gaziantep’in Suudi Arabistan’a ciddi anlamda halı ihraç ettiğini paylaştı. Bu konuda en çok etkilen sektörün halı olduğunu aktaran Kileci, “Suudi Arabistan’a ciddi anlamda bir halı ihracatımız bulunuyor. Fakat son zamanlarda yaşanan bu gayriresmî boykot nedeniyle halı ticaretimizde bir yavaşlama oldu. Sıkıntı yaşandığına dair halı esnafımızdan ciddi dönüşler aldık. Biz her aşamada gerekli girişimleri ve üzerimize düşen çalışmaları yaptık. Bu konu tamamen çözüme kavuşuncaya kadar da çalışmalarımıza devam edeceğiz. Dediğimiz gibi iki ülke arasındaki gerginlik diplomatik yollardan çözülmeye başlandı. Bu ihracatımıza da olumlu yansıyacaktır.” ifadelerini kullandı.

“Bu durum devam ederse herkes hukuki yönden hakkını arar”

Bu tür gayriresmî yaptırımların, boykotların devam etmesi durumunda hukukun devreye girebileceğini sözlerine ekleyen Kileci, “Toleransın sınırını aştığınız zaman insanlar bir şekilde karşılık verir. Bugün hem Suudi hem Türk tarafındaki tüccarlar bu durumdan daha fazla zarar görmeye başlarsa sorun büyüyecektir. Bu defa iş uluslararası mecralara gider. Herkes hukuki yönden hakkını arar. Suudi Arabistan’la Türkiye arasındaki özellikle halı ve kimyevi hammadde konusundaki ticaretin salgın sebebiyle düşüşe geçtiğini düşünmüyorum. Çünkü iki sektör de Covid-19’dan dolayı önem kazanan sektörler. Ticaretteki mali düşüşün Suudi Arabistan’ın bize uygulamış olduğu boykottan kaynaklı olduğu kanaatindeyim. Bu durumun diplomasiyle çözülmesi gerekiyor. Türkiye de şuanda bunu yapıyor” diye konuştu.