Damat odası şehit odası oldu

İdlib'de 10 Şubat 2020'de çatışmaların önlenmesi maksadıyla bölgeye takviye olarak gönderilen Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarına Esad rejimi tarafından topçu atışı ile saldırı gerçekleştirildi. Hain saldırıda 5 asker şehit olurken, 5 asker de yaralandı. Saldırıda şehit düşen 22 yaşındaki Piyade Uzman Onbaşı İbrahim Halil Açıkgöz'ün Gaziantep'teki baba evine acı haber ulaştı. Aradan geçen yıllara rağmen hala acılarını ilk günkü gibi yaşayan anne Süreyya Açıkgöz ve baba Hasan Açıkgöz oğullarının anısına evlerinin bir odasını şehide ait eşyalarla donattı. Şehit Açıkgöz'ün anısını her zaman yaşatmak istediklerini söyleyen aile, odaya girince bir nebze olsun acılarının dindiğini ifade etti. "Baba, ben uzman çavuş olacağım ve geri dönmeyeceğim" Şehit İbrahim Halil Açıkgöz'ün en büyük hayalinin asker olmak olduğunu söyleyen baba Hasan Açıkgöz, "Oğlum askere gitmeden iki ay önce, bana dönüp ‘Baba, ben uzman çavuş olacağım ve geri dönmeyeceğim' dedi. Ben de ona hayırlısı olsun dedim. Ancak aslında o dönemde sevdiği kızla tartışmış, sinirle elini duvara vurmuş ve bileğinde çatlak oluşmuştu. Kolunu alçıya aldılar ve o halde askerliğe kabul edilmedi. Bu duruma annesi sevindi, çünkü eve geri dönecekti. Fakat ben biraz üzüldüm, çünkü oğlumun hayalleri yarım kalmıştı. Daha sonra askere gitti ve orada bir komutanı ona, ‘Senin gibi uzun boylu, yakışıklı bir asker görmedim. Seni bırakmam, bizimle devam edeceksin' dedi. Oğlum da spora devam etti ve kısa sürede toparlandı. Telefonla konuştuğumuzda neden o yolu seçtiğini sordum, ama çok detaya girmedi. Güldüm, geçtim. Bir süre sonra izin aldı, 3-5 gün yanımızda kaldı ve sonra tekrar birliğine döndü. O dönemde Suriye'de zorlu günler geçiriyordu. Yine birkaç günlük izne geldi, ama çok geçmeden tekrar birliğine katıldı. Ancak üç ay dolmadan şehadet haberini aldık" dedi. "Böyle bir evlat yetiştirdiğimiz için hem gururlu hem de hüzünlüyüz" Şehit babası olmanın verdiği gururu ve hüznü anlatan Baba Açıkgöz, "Böyle bir evlat yetiştirdiğimiz için hem gururlu hem de hüzünlüyüz. O, vatanına ve milletine hayırlı bir evlat olmuş. Allah ondan razı olsun. Biz de ona minnettarız. Vatan sağ olsun. Evet, zamanla acımız biraz hafifledi ama içimizde derin bir boşluk var. Onun uğruna nice canların verildiği bu toprakları kolayca başkalarına teslim etmek istemiyoruz. Çünkü o topraklarda bizim evlatlarımızın kanı var" ifadelerini kullandı., "Oğlumuzun odasını olduğu gibi koruyoruz" Şehit İbrahim Halil Açıkgöz'ün anısını yaşatmak için özel bir oda hazırladıklarını söyleyen baba, "Oğlumuzun odasını olduğu gibi koruyoruz. Damat odası olmadıysa şehit odası olsun dedik. Şehadet yıldönümünde oraya gidip dualarımızı ediyoruz. Her gün kapısından geçerken durup odasına bakmadan edemiyoruz; ancak böyle rahatlıyoruz. Ona ait her şeyi sakladık. Çocukluk eşyaları olmasa da büyüdüğü dönemde giydiği kıyafetler, nişan yapmayı düşündüğümüz zamanlar için aldığı hediyeler, Isparta'dan getirdiği kolonyalar. Hatta ‘Canım babam, canım annem' yazılı küçük notları bile duruyor. Onun eşyalarıyla vakit geçirerek özlemimizi biraz olsun dindiriyoruz. Oğlumuzun başına böyle bir şey geleceğini bilemezdik, ama demek ki eşyalarını saklamamız boşuna değilmiş. Şimdi onlarla avunuyoruz" şeklinde konuştu. "Yine de resimlerini her yerde yaşatıyorum, çünkü onları görmezsem yaşayamam" Şehit İbrahim Halil Açıkgöz'ün fotoğraflarına bakarak rahatladığını söyleyen anne Süreyya Açıkgöz, "Önceden giriyordum, hala da girmek istiyorum ama artık fazla giremiyorum. Sadece kapının önünde durup bakıyorum. Yine de resimlerini her yerde yaşatıyorum, çünkü onları görmezsem yaşayamam. Nereye dönsem onu görmek istiyorum. Kapıdan içeri girince, odasına girince, balkona çıkınca sanki nefes alıyorum. Onun resimlerini gördükçe huzur buluyorum. Son izne geldiğinde çantasını hazırlamıştı. Yengesi, ‘İbrahim, bu ne?' diye sorduğunda, ‘Yenge, bu benim evim. Her şeyimi bu çantaya koyuyorum' demişti. ‘Evim hep sırtımda. Hatta sevdiğimi bile sırtımda taşıyacağım' diyerek gülümsemişti. O çanta, şehit düştükten altı ay sonra geri geldi. Ama ben odaya giremediğim gibi, o çantaya da bakamıyorum. Çünkü o çantaya bakmak, içimdeki özlemi daha da büyütüyor" diye konuştu.